All language subtitles for Kardeşlerim 41. Bölüm @atvturkiye

Bütün bunları açıklayacaksınız.

O kadının ölümüne biz sebep olduk
ne demek hepsini anlatacaksınız.

Annemi siz mi öldürdünüz?

Siz mi sebep oldunuz ölümüne?

Hayır.

Hayır kızım.

Yok öyle bir şey.

Nereden çıkarıyorsun bunu?

Nasıl yok ya?

Duydun işte her şeyi.

Bir tek ben değil, herkes duydu.

Niye öyle bir şey dediniz?

Ne yaptınız anneme ya, ne oldu anneme?

Bak biz, biz annene bir şey yapmadık.

Biz Suzan ile burada birlik--

Biz burada baş başayken,

annen bizi gördü.

Sonra da çıktı gitti evden.

Zaten ne olduysa da ondan sonra oldu.

İdolüm, Akif Atakul ve
Harika'nın annesi he.

Ya gençler ben size boşuna demiyorum.

Ben bu adamın hastasıyım,
boşuna değilim yani.

Suzan Hanım neden öyle dedi o zaman?

Neden ölümüne biz sebep olduk dedi?

Madem her şey sonradan
oldu, neden öyle dedi?

Bak biz Hatice Hanım'ı durduramadık.

Gitmesine engel olamadık.

O yüzden suçlu hissediyor kendini.

Benim de beynimi yiyip duruyor bak.

Bunun dışında bizim yaptığımız,
yanlış yaptığımız bir şey yok.

Yanlış yaptığınız bir şey yok mu?

Annemle evliyken,

ortağının eşiyle basılıyorsun.

Ve yanlış yaptığımız bir şey
yok diyorsun yani, öyle mi?

Sen gerçekten mi söylüyorsun bunu?

Doruk.

Oğlum bak şu anda konumuz bu değil.

Tamam mı?

Karıştırma.

Karıştırma mı?

Kafayı yiyeceğim ya.

Ben senin bu pişkinliğinle,
gerçekten kafayı yiyeceğim.

Bize söylemeliydiniz.

Ne kadar pislik bir durumun
içinde olursanız olun,

annemi en son sizin
gördüğünüzü bilmeliydik.

Ne değişecekti, hım?

Ne değişecekti kızım?

Yani,

annen bizi burada gördü,
sonra bir hışımla çıktı gitti.

Dışarıda şoförle karşılaştı
herhalde, çünkü arabasına binmiş.

Yolda giderken de kaza yaptılar.

Ve annen vefat etti.

Şimdi.

Bunların hepsini bilmen senin rahmetli
anneciğini geri getirecek miydi?

Bunu söyle bana.

Akif amca niye burada?

Allah Allah.

Niye geldi ki acaba?

Götür onu buradan hadi.

Asiye.

Ne oldu, niye ağlıyorsun?

Evde anlatırım ben gel, hadi gidelim.

Dur, nereye gidiyoruz, daha yeni geldik.

Ne oluyor burada Aybike?

Siz ne arıyorsunuz burada?

Ya biz sana sürpriz doğum
günü kutlayacaktık ama.

Ben anlamadım yani Asiye
nereye gidiyor, ne oldu şu an?

Ya anlatacağım Aybike
anlatacağım, hadi gidelim.

Berko görüşürüz.

Tamam hadi, konuşuruz sonra.

Evet.

Hadi bakalım, parti de
bitti, gösteri de bitti.

Herkes evine.

Haydi!

Boşalt!

Ne oluyor burada ya?

Ha.

Biri bana da neler olduğunu anlatacak mı?

Valla Berkocuğum, kıssadan hisse şöyle.

Sizinkilerin arasında bir, kimin eli
kimin cebinde durumu yaşanmış.

Harika'nın annesi biraz, fazla
kişiye mavi boncuk dağıtmış ama.

Tabi kızının da ondan çok
hayrı kalır bir yanı yok.

Ne yapacaksın.

Sen ne diyorsun be?

Seni öldürürüm bak.

Bak seni öldürürüm.

Kızım, sakin olur musun lütfen?

Kızım mı?

Ya ben senin kızın falan değilim!

Ben senin kızın değilim!

Ben seninle konuşmak falan istemiyorum.

Harika!

Harika bekler misin?

Harika!

Ya.

Bir türlü şu kızına sakin
kalmayı öğretememiş ya.

Biraz medeniyet ya, biraz
medeniyet başka bir şey değil.

Ulan, sen nasıl bir manyaksın lan?

Ha.

Sen nasıl bir psikopatsın oğlum?

Senin olduğun her yerde
kavga çıkmak zorunda mı lan?

Akif amcacığım.

Şöyle düşünelim istersen.

Ben belki de, sana kendimi
göstermeye çalışıyor olabilir miyim?

Ya da şöyle diyelim.

İdolümün onayını alıp, onun gözüne
girmek istiyor olabilir miyim?

Lan ben senin idolünü ***

Oğlum bak, bak!

Seni ayağımın altına alırım bak.

Seni perişan ederim çocuk,
defol git buradan.

Çok güzel.

Ama, bak benim senden ricam,

biraz sakin ol.

Sakin kalmaya çalış.

Ve şunu dinle.

Ben bir daha okula geldiğin
zaman yalvarıyorum senden,

bak bir imza rica ediyorum.

-Bak lütfen diyorum.
-Lan ben senin ağzına!

Yürü git lan!

Lan yürü git!

İmza diyor hâlâ ya.

Oğlum, lan git!

Ne zamandır ilişkin var Suzan teyzeyle?

Ne?

Ne demek ilişkisi var ya?

Annemi ne kadar zamandır,
aptal yerine koyuyorsun, söyle?

Doruk!

Bak.

Oğlum, bilip bilmeden konuşuyorsun,
sandığın gibi değil.

Ne diyorsun sen ya?

Ha.

Ne sandığım gibi değil?

Ama doğru ya.

Haklısın.

Bence sen benim sandığımdan
bile daha rezil bir insansın.

Allah belanızı versin.

Allah hepinizin belasını versin.

Ya rezil ettin beni, herkese rezil oldum!

Kızım, bak ben de çok üzgünüm.

Böyle olmasını ben de istemezdim yani.

Bunu anlamana lazım ya.

Ne olursun birazcık
sen anla beni, ne olur.

Ben senin neyini anlayayım ya?

Ben senin neyini anlayayım, bak beni
sinirlendirme, montumu yırtacağım şimdi.

Ya, senin ne işin var Akif ile?

Ya, sen bana Resul ile birlikteyim dedin.

Demedin mi anneciğim?

Ya sen biz beraberiz dedin.

Ben neden seni bugün Akif ile görüyorum?

Akif ile benim bir ilişkim yok.

Yok diyorum.

Ben seni dinlemeyeceğim artık.

Ya biz sana koca bir inşaat emanet ettik.

Koca bir inşaat.

Ama bu sana yetmiyor, bir de
otopark mı işletiyorsun gizliden?

Bu nasıl kendini bilmezliktir Ömer?

Bu nasıl yüzsüzlük?

Şef ben otopark falan işletmedim.

Tamam iyilik olsun diye bırakın dedim
ama, ben kimseden para falan almadım.

Bu adamlar da bunu anlamadı,
seni dövdü yani, öyle mi?

Evet, aynen öyle oldu.

Ya yürü git ya, yürü git.

Seninle uğraşacak halim yok benim Ömer.

Durduk yere milleti
başımıza düşman ettin zaten.

Yarın bir gün içeri girip, inşaata zarar
verseler, patrona ne diyeceğim ben?

Bizim koca yürekli bekçi,
iyilik yapmış, öyle mi?

Bak tekrar söylüyorum.

Ben, yanlış bir şey yapmadım.

İyi yapmadıysan yapmadın.

Kendine, millete iyilik
yapacak başka bir kapı bul.

Hadi yallah!

Ulan!

Ulan bir dur da bir dinle be.

Arkadaş keçi inadı var, anasının oğlu.

Anasının oğlu!

Allah Allah!

Kusura bakma Resul.

Şu anda daha önemli işlerim var.

Sıra sana da gelecek ortak, sen bekle.

Hem gece gece önemli iş
var diye şirkete çağırıyorsun,

hem de meşgule atıyorsun Akif.

Kusura bakma, seni daha
fazla beleyemeyeceğim.

Sevgilim bekliyor.

Ne anlatacaksın?

Düşün.

Yalanlarını düşün.

Yaz.

Ne bu böyle moda mı?

Herkes meşgule veriyor.

Rica etsem bu akşamı erteleyebilir miyiz?

Yarın sana ne olduğunu anlatacağım.

Ama, bu akşam olmaz.

Gerçekten inanılmaz ya.

Kim bilir nasıl bir panikle attı,
Hatice yengem kendini dışarı,

onları öyle görünce?

Sorma ya.

Biz ikimiz bir de onların arasındaki
konuşmaya şahit olduk.

Kötü oldum yani.

Onların adına resmen utandım.

Peki sizce,

Akif Bey haklı mı?

Hatice yengem gerçekten,
kendini öyle dışarı mı attı yoksa,

bizden bir şey mi saklıyorlar?

Bilmiyorum ki.

Yani o ikisini öyle o halde yakalyıp da,

sonra böyle evden kaçar
gibi çıkmak istemesi,

sonra şoförün arabasına atlaması,

bir an önce oradan uzaklaşmak istemesi
bana çok mantıklı geliyor ama,

ya başka bir şey olduysa?

Hatice Hanım'ı kanlı canlı gören,
son insan benim, biliyor musun?

Ha bak tam burada oldu bak, şurada.

Oysa konuşmuştuk yani, anlaştık.

Ama,

kırmızı bir kamyon geldi işte, şuradan.

Çarptı.

Öldü kadıncağız.

Motherım.

Motherım.

Ha.

İyi misin sen, bir kötü oldun sanki.

Gel istersen, dışarı çıkıp hava alalım.

İyiyim iyiyim, Oğulcan.

Yok niye kötü olayım, kötü olmadım.

Hiçbir şey hatırlamıyorum ki ben.

Ben çok üzüldüm, annenlerin
başına geleni duyunca.

Ömer, ne oldu ağzına ya?

Abi dudağın kanıyor.

Ha, önemli bir şey değil ya.

İyiyim, iyiyim.

Ne oldu oğlum, söylesene ya kim yaptı?

Hani demiştim ya, bizim
inşaatın orada bir düzlük var,

otopark olarak kullanıyorlardı.

He.

İşte civarda otoparkı olan
üç tane serseri geldi.

Ekmeğimizle oynuyorsun dediler.

Saldırdılar bana.

Sen demedin mi, ben öyle
bir şey yapmıyorum diye?

Dedim dedim de,

onlar da, şef de beni insan
yerine koyup dinlemedi ki.

Yani hiç yere senin suçun yokken,

yapmadığın bir şey yüzünden
seni mi dövdüler Ömer?

Sadece dayak da değil.

Suçum olmayan bir şey
için, hem dayak yedim,

hem de işten atıldım.

Adi herifler ya, şerefsizler.

Asiye valla ben bir şey yapmadım ya.

Bak şef üstüme geldi bağırdı ama,

ben yine tuttum kendimi,
hiç bir şey yapmadım.

Ama ne yapıyım, yine olmadı.

Doğruyu yaptım, yine olmadı.

Tamam, tamam.

Bak ben o kadar üzülmedim.

Gerçekten bak, ağlama.

Ömer!

Biz bugün bir şey öğrendik.

Hani annem ölmeden önce,

Nebahat Hanımların yazlığına
temizliğe gitmişti ya.

E?

Annem orada Akif Bey'le
Suzan Hanım'ı basmış, birlikteyken.

Yani annem ölmeden önce,
en son o ikisi görmüş.

Ne?

Ay bilmiyorum Neboş ya.

Yani gayet de beceririm diye,
bir hava yaptım Resul'e ama,

şu an bir tırsıyorum bak.

Aman canım, halledersin ne olacak,
gözünde büyütme bu kadar.

Hem zaten okul müdürü Burak Bey,
çok akıllı uslu bir adamdır.

Sana yardımcı da olur o.

Öyle mi diyorsun?

Hadi göreceğiz bakalım.

Ay, yarın da okuldaki ilk günüm.

Bana şans dile şekerim.

Doruk!

Oğlum ne oluyor, iyi misin?

Değilim anneciğim,
hiç iyi değilim hem de.

Kes saçmalamayı Doruk,
kes ve kapat şu konuyu artık ya.

Kes ve kapat mı?

Sen benimle dalga
geçiyorsun herhalde değil mi?

Bu üstü kapatılabilecek
bir konu mu sence, ha?

Oğlum ne oldu, neden bahsediyorsun?

Neden?

Babamın Suzan teyzeyle olan ilişkisinden.

Ne?

Doruk!

Kapat şu konuyu, saçmalamayı
kes diyorum sana.

Senin gibi bir babam
olduğu için iğreniyorum.

Ne zaman söyleyecektin bunu anneme, ha?

Söylesene ya, ne zaman?

Ulan, annen biliyor zaten!

Annen zaten biliyor.

Şu büyüklerin işine, burnunu
sokmaktan vazgeç ya.

Akif ne oluyor?

Ne Suzan'ı?

Ne diyor Doruk?

Neboş, bak canım eski mevzu.

Senin bildiğin konu.

Ya zaten Suzan ile Resul evlenecek.

Biliyorsun.

Ya Doruk eski mevzuyu yeni öğrendi.

Ona dellendi böyle bu, bu kadar.

Nasıl ya?

Sen Nebahat'ı aldattın mı?

Hem de Suzan'la?

Ya Ayla Allah aşkına bir sus sen de ya.

Aile arasında bir şey
konuşuyoruz, buna karışma ya.

Oğlum, bak Doruk.

Ben sana bunu açıklayabilirim.

Evet maalesef, o korkunç kadın,

ailemizi bozmak istedi,
yuvamızı dağıtmak istedi.

Ama Akif, baban,

bu konuyu tamamen bitirdi.

Yani artık bu, geçmiş gitmiş bir konu.

Evet oğlum, aynen öyle.

Geçmiş bitmiş bir mesele bu ya.

Madem geçmiş bitmiş bir mesele.

O zaman Suzan teyzeyle ne işiniz
vardı yazlık evde baş başa, ha?

Ne yapıyordunuz orada?

Ne?

Berk için sürpriz doğum
günü partisi düzenlemiştik.

Ama gecenin sürprizi, babamın
Suzan teyzenin oraya gelmesi oldu.

Böylece herkes de, ilişkilerini
öğrenmiş oldu tabi ki.

Ulan ben senin!

Naboş bak, vallahi billahi öyle--

Allah kahretsin seni!

Allah senin cezanı versin.

Ben en iyisi gideyim,
Nebahatciğim iyi akşamlar sana.

Ben ararım seni sonra.

Ay, bu ne kadar güzel bir haber ama ya.

Resul duyunca kesin çıldıracak.

Hadi bakalım.

İyi akşamlar oğlum.

İyi akşamlar.

Haftalardır Suzan da Suzan,
Suzan da Suzan.

Vardı senin bir sıkıntın.

Ben hissediyordum.

Yok Ayla ile Resul ayrılmasınlarmış.

Yok Suzan gelirse şirkette
bize çektirecekmiş.

Yalanlara bak sen,
senin her adımın yalan.

Meğer sen Suzan elinden gidiyor
diye, bu kadar kafayı takmışsın.

Meğer sen onu kaybediyorum
diye, bu kadar tutuşmuşsun, rezil.

Ya ne alakası var, Allah aşkına
Neboş, ne alakası var ya?

Sus artık sus sus sus, sen bana
yalan söyleme artık, yeter!

Yeter artık, daha ne kadar
yalan söyleyeceksin sen bana?

Yeter artık!

Anneciğim tamam ağlama artık,
yeter sakin ol, ne olursun anneciğim.

Tamam.

Ya ama siz beni dinlemiyorsunuz ki.

Neboş bak bir dinlesen,
anlatacağım ben sana derdimi ya.

Sen anlatma bana.

Sen anlatma bana
derdini Akif, yeter artık.

Bir de utanmadan yazlık
eve gittin onunla ha.

Bak, ben geçmişte yaptığın
her şeyi sineye çektim ama,

beni bir kere daha herkesin önünde,
rezil et diye yapmadım bunu.

Ben sana katlanamıyorum artık.

Beni herkese rezil etmene,
tahammül edemiyorum artık.

Ben seni dinlemeyeceğim.

Ya yeter be!

Dinlemezsen dinlem!.

Dinlemezseniz dinlemeyin!

Şurada derdimi anlatmaya çalışıyorum ya.

Tenezzül edip lafın
sonunu dinlemiyorsunuz.

Ben size ne anlatacağım ki,
Allah'ını seversen.

Bırak ya!

Bak bak bak!

Bak şu havalara bak sen.

Sen ne saygısız, ne vurdumduymaz,
ne yüzsüz bir adamsın.

Bu kadın senin çocuklarının
annesi, duyuyor musun?

Çocuklarının annesi!

Duyuyorum!

Ben de o çocukların babasıyım,
biliyorum annesi olduğunu.

Ya bunun için anlatmaya çalışıyorum,
neden anlamak istemiyorsunuz beni ya.

Suzan ile buluştum, evet.

Ya çünkü Suzan'a, bak Resul ile
yarın bir gün bir ilişkin olacak.

Bu adam benim ortağım.

Eğer siz evlendikten sonra bunları
öğrenirse bizim ortaklığımız bozulabilir.

Bunları Resul'e söylemelisin diyecektim.

Bunun için buluştum ya.

Ya yeter artık ya.

Ay şu hale bak ya.

Şu hale bak ya, ben
suçlu olacağım değil mi?

Sen yap yap, ben suçlu olacağım öyle mi?

Yok ben, ben yıldım artık Akif.

Ben senden yıldım artık.

Ben seninle mücadele edemiyorum.

Ben artık kendimi anlatamıyorum.

Ben seninle aynı çatı
altında yaşamak istemiyorum.

Öyle mi?

Nebahat biliyor musun?

Ben de istemiyorum.

Tamam anneciğim.

Baba biraz sakin olsan ya,
hallolur her şey.

Oğlum inanmıyorlar ya.

Şu anda Suzan ile bir ilişkim
olmadığına inanmıyorlar.

Yok inandıramadık.

Sonunda kavuşuyorsunuz ha.

Resul'e söyleyince Suzan'ı terk eder.

O da sana kalır.

Sonunda hayalleriniz gerçek oluyor.

Nebahat.

Daha fazla üstüme gelme, yeter.

Yoruldum.

Gelsem ne olur?

Ha.

Ne yapacaksın?

Ne yapacaksın bana ha?

Kalbimi mi kıracaksın?

Daha fazla ne kadar kalbimi kıracaksın?

Daha ne yapacaksın sen bana?

Ne yapacaksın, ne yapacaksın bana daha?

Anneciğim tamam tamam, dur bırak yeter.

Bırak nereye gidiyorsa,
kime gidiyorsa gitsin artık.

Değmez bırak ne olursun ya.

Senin de canına minnet değil mi,
benim bu evden gitmem.

Ben gideyim ki, sen de rahat rahat o
varoşlarla kümeslerin yanında at koştur.

Öyle mi?

Merak etme oğlum, merak etme, gidiyorum.

Karışanın görüşenin yok artık.

Kına yakarsın.

Ben de geliyorum baba.

Defol git, defol git!

Eyvallah.

Allah kahretsin ya.

Kurtulamadık senin yüzünden şu evden.

Ya hayatımız,

tam düzene giriyor derken,
yaptığın şu salaklığa bak.

Doğru konuş Harika.

Arkadaşın değilim ben, annenim.

Kendine gel.

Ben gayet kendimdeyim.

Kendinde olmayıp, o adamla bir
başına yazlık evine giden sensin sen.

Ben onunla oraya, yalnız
kalmaya gitmedim kızım.

Resul ile arama girmesine
engel olmak için gittim.

Ne?

Akif, onunla olan ilişkimi, Resul'e
söylemekle tehdit etti beni.

Ben de onu durdurmak için gittim oraya.

Başka niye gideceğim?

Allah kahretsin ya.

Ya!

Sen onu durdurmak için gittin.

Herkes her şeyi öğrendi.

Hayatımda ilk defa, güzel
şeyler olacağını düşündüm.

İlk defa mutlu oldum ya.

Sayende hepsi bozuldu!

Bravo sana!

Suzan Hanım!

Suzan Hanım!

Bir de bu mesele var.

Ömer!

Ne diyeceksin?

Annesi en son, ölmeden
önce, kimi gördü anneciğim?

Neyi gördü?

Açıkla!

Ömer.

Girsene içeri.

Gerek yok.

Asiye'nin söyledikleri doğru mu?

Annemi,

en son siz mi gördünüz?

Ömer bak.

Bu yaşananların hepsi geçmişte kaldı.

Benim için her şey o gün bitti.

Ne Akif ile ne de başka
biriyle yaşadığınız bir şey,

umurumda değil, anladınız mı?

Annemi, en son siz mi gördünüz?

Bunun cevabını verin bana.

Evet.

Biz gördük.

Niye bana söylemediniz?

Ben annemin arkasından kaç
gün ağladım, biliyor musunuz?

Siz, niye sakladınız benden?

Yani, ne diyeceğimi bilemedim o an.

Nasıl diyeceğim, ne söyleyeceğim,

inan bilemedim.

Ben de, yaşadıklarımdan çok utanıyordum.

Bizim yüzümüzden oldu demişsiniz.

O ne demek?

Durduramadığımız için.

Annenin o halde çıkıp gitmesine
engel olamadığımız için,

ben hep kendimi suçladım.

Ne bileyim,

belki biz o gün o evde olmasaydık,

Ya da annen,

üç saat sonra çıksaydı,
olmayacaktı belki o kaza.

Gerçekten sadece bu yüzden
suçladım hep, kendimi ve Akif'i.

Yoksa, başka bir ilgimiz
yoktu bizim bu olayla.

Yine de söyleyebilirdiniz bana.

Madem bir alakanız yok,

o zaman keşke suçlu gibi
saklamasaydınız benden.

Ömer.

Ömer ne olur dur.

Ömer.

Evet Ayla.

Gecenin bu saatinde bu kadar
önemli olan şey neymiş dinliyorum.

Merak etme Resulcüğüm, çok kalmayacağım.

Korkma yani.

Zaten muhtemelen ben çıktıktan sonra,

kendinle kalıp, biraz yüzleşmek
isteyeceksindir diye tahmin ediyorum.

Bugün oğlunun doğum
günüydü, konuştunuz mu?

Evet, gündüz görüştük.

Akşam konuşmadınız yani.

Arkadaşları ona sürpriz doğum
günü partisi yapacaktı da,

Dorukların yazlık evinde.

Aylacığım buraya doğum günün
ayrıntılarını mı anlatmaya geldin?

Hayır canım.

O eve Berk'ten önce
Akif ile Suzan gelmiş.

Anlamadım.

Ay çocuklara basılmışlar işte.

Ay sen bilmiyor muydun yoksa,
Suzan ile Akif'in aşk yaşadığını?

Neyse canım çok geç
olmadan öğrenmiş oldun.

Ama bence aralarından çekilmen gerekecek.

Sonuçta birbirlerini
hâlâ seviyorlar demek ki.

Yani baksana böyle, gizli saklı
yazlık evlerde buluşmalar filan.

Değil mi yani.

Neyse Resulcüğüm, sana çok geçmiş olsun.

Ben kalkıyorum.

Konuşuruz.

Bence ucuz atlattın.

Ha, gelmiş.

Ne oldu, kötü müsün?

Yani, ne hissettiğimi bile
bilmiyorum sanırım.

Garip bir geceydi.

Haklısın.

Annemle babamın arası, uzun
zamandır iyi değildi zaten.

Alışmıştım mutsuzluklarına.

Ama şu an her şey,

yani resmi olarak boşanmaları,

üstüne bu gece patlayan olay,

her şey çok daha karmaşık
bir hâl aldı sanki.

İnanılır gibi değil gerçekten Berk.

Bu umarım Doruk ile ilişkini etkilemez.

Yok ya, sanmıyorum.

Yani etkilememeli bence.

Hayatımda yolunda giden tek şey sensin.

Bunun için gelip teşekkür etmek istedim.

İyi ki varsın.

Sen de iyi ki varsın.

Bu sefer de sen, bana sarılır mısın?

Umarım birlikte geçirecek,

böyle sımsıkı sarılacağımız,
daha nice doğum günleri olur.

Seni seviyorum.

Mutlu yaşlar.

Ben de seni seviyorum.

Ama daha nice doğum
günü kutlamak istiyorsak,

kimse uyanmadan bir an
önce eve dönmem lazım.

Tamam tamam, hadi dön sen.

Yarın görüşürüz.

Görüşürüz.

Asiye ne oldu, niye uyumadın?

Uykum gelmedi ya.

Çok özlüyorsun değil mi?

Ben de çok özlüyorum.

Bazen diyorum ki,

ya Ömer olmasaydı.

Abim gidince, sen olmasaydın
ben ne yapardım ki tek başıma?

Emel ile kimsesiz,

biz sen olmasan ne yapardık ki?

Asiye olur mu öyle şey, ben
sizi hiç yalnız bırakır mıyım?

Ben her zaman yanınızda olacağım sizin.

Korkma sen.

Hayatımızı da düzene sokacağım.

Seninle Emel'e çok güzel
bir hayat vereceğim.

Ama bana güven sadece tamam mı?

İyi bir hayat için ne
gerekiyorsa yapacağım.

Ne gerekiyorsa.

Ne oldu Asiye?

Çatı yine su sızdırmış herhalde Ömer.

Benim eteğim de oralardaydı, ıslanmış hep.

Hay arkadaş bu da tutmuyor ya.

Ha yapıştırıcısı gitmiş.

Tutkal nerede?

Dur, şuradaydı getireyim.

Al.

Abla eteğin yanıyor.

Ay!

Dur dur dur!

Of ya, bir bu eksikti!

Böyle de gidilmez ki şimdi,
giyilmez bu ne yapacağım ben?

Başka bir şey giyeceksin
Asiye, yapacak bir şey yok.

Mecbur öyle yapacağım.

Pantolon falan giyerim.

Ama yani sonra da
yenisini almam gerekecek.

Kim bilir kaç paradır?

Abla okul vermez mi?

Bilmiyorum ki, sence verirler mi Ömer?

Sanmıyorum, kayıt olurken bir
kere veriyorlar diye biliyorum.

Fatherım, yeni işin hayırlı olsun.

Ha sağ ol, Allah utandırmasın,
beceririz inşallah.

Hangi fırın baba, şey mi?

Çarşıdaki mi?

He ya, şu telefoncu Enver yok mu,
onun dükkanın hemen ilerisinde.

Ha.

Artık sabah sabah ekmekler
senden ha, yakışır.

İyi ben de öğlene
geleyim de yufka çıkıyorsa,

alayım bir börek yapıyım çocuklara.

Sen hatırlıyor musun ki börek yapmayı?

Yok canım, böyle videolardan
bakacağım, yapacağım işte.

Madem çocukların canı çekmiş,
he yapmak lazım değil mi?

Gelirim öğlene ben fırına.

He valla ya, iyi olur iyi olur.

Şengül, sen Enver'in dükkanının
yerini hatırlıyor musun ya?

Kim o?

Motherım öyle bir anlatıyorsun ki,
böyle gelirim giderim, yaparım diye.

Sanırsın hatıralar geri geldi ha.

Ah nerede?

Keşke, keşke gelse o hatıralar.

Tamam tamam, üzülme hadi üzülme.

Ben sana tarif ederim, bulursun yerini.

İyi hadi, kahvaltınız bittiyse
ben o zaman bunları götürüvereyim.

Baba, annem ne zaman düzelecek?

Bilmiyorum kızım bilmiyorum,
vallahi billahi hiçbir şey bilmiyorum.

Valla fatherım sana bir şey diyeyim mi?

Hatırlamasa da hatırlamasın ya.

Gayet iyiyiz böyle.

Hani o tabi unutunca, bu
yaptığı kötülükleri unutmuş.

O unutunca biz de unuttuk.

Hayat güzel be.

Valla baba biz de güzeliz, iyiyiz.

Kalsın böyle, bence hiç bozmayalım ya.

Valla okayim ben.

İşte hiçbir şey hatırlamadığı
için, kızamıyorum da yani.

Ama nasıl olsa hatırlayacak, işte
o zaman hepsinin hesabını soracağım.

Deme ya.

Yollar demek ayrılacak yine ha.

Ay hadi amma da lafladın Oğulcan ya,
gidelim geç kalacağız okula.

Haydi sisterım, haydi.

Hadi dikkatli gidin.

Yiyecek misin, kaldırayım mı?

Yok yok, kaldır hadi.

Tut şunu ya.

Günaydın baba.

Günaydın.

Allah Allah.

Allah Allah.

Oğlum biz bu evleri aşçıyla mı
veriyor muşuz, haberim yokmuş benim.

Baba ben kendim yaptım.

Valla helal, ana salçalı sucuk.

Salçalı sucuk.

Vallahi ellerine sağlık.

Ellerine sağlık da oğlum,
evde hiçbir şey yoktu.

Sen bunları ne ara yaptın ya?

Sabah erken kalktım.

Markete gittim, dedim babama
güzel bir sofra hazırlayayım.

Bir kahvaltı hazırlayayım.

Valla on numara beş yıldız
kahvaltı hazırlamışsın.

Ellerine sağlık.

Afiyet olsun baba.

Kaan bir şey söyleyeceğim
oğlum bak yalnız.

Bunlar bizim teşhir
villalarımız, tamam mı?

Bazı şeyler eksik olabilir, o yüzden.

Eksik bir şey varsa sen söyle, ben alırım.

Gerçi ne kadar burada
kalacağız bilmiyorum da.

Valla uzunca bir süre, burada
kalacağız gibi görünüyor oğlum.

Kendini alıştırsan iyi olur.

Neboş ile barışmayacak mısınız yani?

İçimden gelmiyor.

Yani, zaten onun da benimle
barışmak isteyeceğini düşünmüyorum.

Ha ama,

barışma vaadiyle eve çağırıp, evde kendi
gırtlağımı sıkmak isterse o ayrı tabi.

Zor tabi.

Zor.

Zor tabi oğlum.

Yani,

biz Neboş ile, çok yüz göz olduk.

Çok laçka oldu ilişkimiz,
anlatabiliyor muyum?

Bir sürü kere ayrıldık,
bir sürü kere ayrıldık.

Artık onun da, bunu yapmak
istediğini düşünmüyorum

Ha barışmak benim içimden
geliyor mu diye soruyorsan,

ben de yoruldum galiba ya.

Bildiğin yoruldum.

Peki, Suzan Hanım?

Onunla olan durumunuz,
geçmişte kalan bir şey mi?

Bilmiyorum ki, geçti mi, geçmedi mi?

Bilmiyorum.

Biz Suzan ile çok kötü şeyler yaşadık.

Çok badireler atlattık.

Ama her defasında, ışığa
koşan pervaneler gibi,

onun çevresinde dönerken
buluyorum kendimi.

Belki de o benim kaderim.

Belki de bu defa kaderime
teslim olmam lazım.

Da, neden konuşuyoruz biz bunları?

Biz bunları neden konuşuyoruz,
çeyrek altınına güne gelmiş gibi?

Hemen acilen futbolla
ilgili konu aç bana.

Hemen aç.

Aç aç aç aç hadi.

Açıyım baba, hemen.

Burak Hoca pantolonuma
bir şey der mi acaba?

Valla bugün için bir şey demese de,
yarın etekle gel diyebilir.

Okul kıyafeti konusunda biraz katı.

Hem şey diyeceğim, bir etek yüzünden,
biz okulu mu bırakacağız ha?

Hemen karalara bağlamayın bence.

Tamam salın artık.

Doğru düzgün çalışmama da
izin vermiyorlar ki,

para kazanayım halledeyim.

Aha bak çalıştım, kimsenin
parasını almadım olana bak.

Oğlum bari park paralarını alsaydın,
boşuna dayak yememiş olurdun.

Bak yemin ediyorum, dünden
beri bunu düşünüyorum.

Bari dediklerini yapmış olsaydım da,
Asiye'ye kıyafet alacak param olsaydı.

İnsanlardan boş yere
para almış olacaktın Ömer.

Almadım da ne oldu ha?

Üç kişiden dayak yedim,
üstüne işten kovuldum.

Gtirl ağzımıza sok ya.

Bana bak şu valeleri de
hiç sevmiyorum ha.

Böyle onları görünce
bir kanım çekiliyor..

Aynı şeyi ben de, bu üç
silahşörleri görünce yaşıyorum.

Bir alışamadım okulda görmeye ya.

Hoş geldin Emir Bey.

Hoş bulduk, hoş bulduk.

Arkadaşların aracını aldın mı,
seni bekliyorlar galiba.

Hemen götüreyim abi,
hangisi senin aracın?

Yok kardeşim benim aracım.

Sen arkadaşa takılma, o biraz değişik.

Akbilini verseydin ya Ömercik.

Onu şuralarda bir gezdirseydi
şöyle, bir park etseydi filan.

He espri yaptı oğlum, geç an,
tamam lan tamam şimdi anladım.

Senin o tırsak durumun
çok çabuk geçmiş.

Çok iyi.

Siz aynaya bakıyor musunuz?

Sizden kim niye tırssın lan?

Siz kendiniz ne zannediyorsunuz?

Zengin, kaliteli, güçlü.

Daha sayayım mı?

Bence kısa kes, konuştukça
düşüyorsun çünkü.

Seni burada fazla bir
havalandırmışlar ha Asiyeciğim.

Havanı söndüreceğim ama
ben senin, merak etme.

Şişt gençler.

Kardeşime bulaşan karşısında beni bulur.

Ben şimdiden uyandırayım da sizi.

Güzel.

Banim kardeşime bulaşan da,
karşısında beni bulacak.

Yani demek oluyor ki Ömercik,
biz yine karşı karşıya geleceğiz.

Allah aşkına gelelim ya.

Ama bu sefer Oğulcan olmasın.

Nasıl olur?

Ömer tamam, muhatap olma şunlarla.

Olur, bana uyar.

Daha bak başlamadan,
bütün enerjimi sömürdü ya.

Lüzumsuz herif, ne gerek
vardı ki bunlara şimdi?

Hiç gerek yoktu ya valla,
enerji vampiri oğlum bunlar.

Emici, direk böyle enerji emici.

Niye giriyorsun ki sen araya?

Sen niye giriyorsun ki?

Oğlum özür dileyeyim,
bir özür dileyeyim dedim.

-O da şey.
-Dövecektim bırakacaktım işte.

Tamam bir dahakine beraber.

Günaydın.

Günaydın.

Okul üniformasında yeni
tarz yapmışsın bakıyorum.

Tarzdan değil de.

Eteğimi kuruturken sobaya
değdirdim yaktım da.

Böyle pantolonla gelmek zorunda kaldım.

Anladım.

İyi kurtarmışsın ama.

Yakışmış yani.

Sağ ol.

Bu arada,

dün gece ağlayarak gittin.

Ben de şaşırmıştım, şok oldum.

Annemi avutmaktan, seni de arayamadım.

İyi misin?

İyi sayılırım.

Sen nasılsın, annen öğrendi mi?

Öğrendi.

Sonra da babamı evden kovdu.

Bu sefer gerçekten boşanacaklar galiba.

Günaydın.

Günaydın.

Bu da gitti evden.

Sevgili babacığını yalnız bırakmadı,
çok mutludur herhalde.

Ne yapsın ki Doruk, annen
istemezdi ki zaten onu evde.

Aman, sen de hemen
koru Kaancığını, hemen.

Doruk ne diyorsun ya?

Ne Kaancığı?

O benim Kaancığım falan değil.

Saçma sapan konuşma istersen.

Asiye dur dur, tamam.

Tamam haklısın.

Kusura bakma.

Hayatım pek olumlu gitmiyor bu aralar.

Biraz anlayış gösteremez misin?

Gösteririm Doruk.

Ama yani beni sürekli
böyle Kaan'dan kıskanman,

çok sıkıcı olmaya başladı artık.

Ya ne yapıyım işte.

Artık beni sevmiyorsun
diye, böyle saçmalıyorum.

Seviyorum Doruk.

Seviyor musun cidden?

Nasıl bir sevmek peki bu?

Yani, arkadaş gibi mi yoksa,

aşk gibi mi?

Ya da dur ya tamam tamam,
şimdi hiç, hiç cevap verme.

Şimdi arkadaş olarak falan diyeceksin,
benim moralim daha da bozulacak.

Ben en iyisi, "Seviyorum Doruk"
kısmında kalmak istiyorum.

Tamam mı?

Hatta bugün şöyle bir şey yapalım.

Bugün birbirimize iyi davranalım.

Zaten dün olanlar yüzünden,
ikimiz de çok sarsıldık.

Biliyorum sen de çok üzüldün.

Ben de neye uğradığımı şaşırdım.

O yüzden bugün birbirimize
iyi davranalım, ne dersin?

Tamam olur, öyle yapalım.

Bugün kavga yok.

Anlaştık.

Anlaştık.

Gel.

Günaydın.

Müsait misin?

Müsaidim buyur.

Yüz ifadenden anladığım kadarıyla,

dün olanları öğrenmişsin.

Yani öyle olduğunu düşünüyorum.

Öyle.

Ne yazık ki ortağımla
bir ilişki yaşadığını duydum.

Keşke bu şekilde öğrenmemiş olsaydım.

Yani senden saklamak gibi,
bir niyetim yoktu Resul.

Sadece doğru yeri ve zamanı bekliyordum.

Ayrıca,

benim gurur duyduğum
bir ilişki de değildi.

Unutmaya çalıştığım bir durumdu.

Anlatmayı tercih etmemek, gizlemek,
saklamak değil midir yani Suzan?

Unutmaya çalıştığım bir durum diyorsun.

Buna emin misin?

Çünkü ben öyle düşünmüyorum.

Madem ilişkiniz bitmişti, neden
baş başa o yazlığa gittiniz?

Eski günlerin sohbetini
yapmak için değil herhalde.

Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?

Ne düşünmeliyim Suzan?

Bilmem.

Bana inanabilirsin, mesela.

Tekrar söylüyorum.

Bitmiş bir ilişkiydi bu.

Ben öyle düşünmüyorum.

Biliyor musun?

Akif ile yaşananlar bence,
iyi ki de yaşanmış.

Çünkü, senin kadar bana az güvenen bir
insanla, ben yol almak istemezdim zaten.

Anlayamadım, suçlu ben miyim Suzan?

Akif ile baş başa yazlığa gidiyorsunuz.

Bunu benden saklıyorsun, anlatmıyorsun.

Ve suçlu ben mi oluyorum yani?

Yalan söyleyen ben miyim?

Resul daha fazla konuşmayalım bence.

Bu vesileyle de, seninle
çalışmak istemediğimi iletiyim.

Sana yalnız ve güvensiz
hayatında başarılar dilerim.

Suzan.

Suzan ne oldu?

Suzan iyi misin?

-Suzan iyi misin diyorum?
-Akif çekil önümden.

O Resul çapsızı yüzünden mi,
senin gözlerin doldu böyle?

Hım.

Ulan ben şimdi gidip onun ağzını yüzünü--

Akif, dur ne olur yapma.

Yapma.

Bana ne olduğunu anlatacaksın Suzan.

Gel.

Evet, dinliyorum.

Ne oldu?

Resul dün, olanları öğrenmiş.

Aramızdaki olayın, eski
bir şey olmadığına inanıyor.

Ne demek bu ya?

Nasıl eski bir şey olmadığına inanıyor?

Yani hâlâ ilişkimizin devam
ettiğini düşünüyor Akif.

O eve de o yüzden birlikte
gittiğimizi zannediyor.

Geri zekalı bu herif,
valla bak geri zekalı ya.

Akif.

Lütfen benim hayatımdan uzak dur.

Artık başıma dert açma.

Ne olursun, ben çok acı çekiyorum artık.

Ne olur beni rahat bırak.

Tamam.

Tamam, senin dediğin gibi olacak.

Ama önce o adama gideceğim.

-Senin hiçbir suçunun olmadığını,
-Hayır.

-her şeyin benim suçum olduğunu söy--
-Hayır hayır!

Konuşmanı istemiyorum.

Resul benim hayatımdan çıktı.

O konu kapandı.

Zaten işten de ayrıldım.

Onunla daha fazla bir şey
konuşmak istemiyorum.

Nasıl ya?

Ne demek, işten ayrıldım ne demek?

Nasıl geçineceksin peki?

Bunu sen mi bana soruyorsun?

Benim bütün hayatımı mahvettin sen ya.

Gecekonduda yaşamama
sebep olan insan sensin.

Beni perişan eden insan sensin.

Geçmişsin karşıma, bunu mu
soruyorsun bana?

Komik olma Akif, lütfen.

Beni artık rahat bırak.

Uzak dur benden.

Ah be Suzan'ım be.

Biz ne ara bu hale geldik ya?

Oğlum ben bu kadar nefret
edilecek bir adam mıyım be?

Günaydın.

Evet.

Bundan böyle Akif Atakul'dan sonra,

yeni idolüm Suzan Manyaslı'dır.

Harika, ya bir ara hatırlat da,
annenden bir imza alıyım be.

Ya, inanabiliyor musun?

Kadın tutmuş, iki adamı
birden kendine aşık etmiş.

Takdir ettim valla.

Lüzumsuz konuşuyorsun, boş yapma.

Oğlum, ben lüzumsuz falan konuşmuyorum.

Önce gidip idolüm Akif Atakul'u
kendine aşık etmiş.

Sonra yetmemiş, bizim
sayın okul sahibimiz,

Resul Özkaya'yı kendine aşık etmiş.

Yalan mı konuşuyorum burada?

Sen böyle devam et.

Ben sana göstereceğim, doğruyu yanlışı.

Hadi gel göster.

Lan oğlum!

Tamam tamam beyler,
tamam tamam sakin, Ömer.

Sakin.

Vay be, olaya bak sen.

Yeniden korumacı tarafa geçmişiz.

Valla beni şaşırttın biliyor musun?

Ama bir dakika.

Siz şimdi ikiniz kardeş
oluyorsunuz değil mi?

Ben yanlış anlamadım.

Ne diyorsun lan sen ha?

Ne kardeşi oğlum?

Oğlum sen anlamadın galiba.

Onun annesiyle, senin baban.

kavuştuğu zaman siz
otomatikman kardeş oluyorsunuz.

Genel kültür lan.

Kes sesini Tolga.

Bence, seni ilgilendirmeyen
konulara, sakın burnunu sokma.

Ama oğlum ben bunu yapamam.

Yani ben kaos olmadan, gerilim olmadan,

insanların işine burnumu
sokmadan yapamam.

Biliyorsun.

Ama, benim bu kadar lafı etmeme rağmen,

siz hâlâ diyorsanız ki, ya yok arkadaş,
onların arasında öyle bir şey yoktur.

Yahu bu iki insan,

gecenin o vakti, yazlık eve,

herhalde, ya biz iki tavla atalım
aramızda demeye gelmediler, değil mi?

Belli ki bunların, başka bir işi vardı.

İnce.

Hop, tamam bir tane yeter.

Ne biçim konuşuyorsun lan sen, ha?

Beyler tamam sakin.

Oğlum ben anlamıyorum ya.

Ben ne zaman doğru konuşsam,
bu herif gelip bana yumruk atıyor ya.

Yalan mı söylüyoruz oğlum burada?

Ha.

Tolga!

Bir daha annem hakkında konuşursan,
yemin ederim öldürürüm seni.

Bak yaparım bunu.

Öldürürüm.

Ha, aramıza tekrardan hoş geldin Harika.

Uyuyan psikopatı da
uyandırdık sonunda gençler.

Valla harika kızdan, harika bir tokat.

Valla bravo.

Bütün bu olanlar senin o,
pis baban yüzünden oldu.

Annemin duygularıyla oynadı, yetmedi.

Bizi dolandırdı, bütün
mal varlığımızı çaldı.

Ortada ahlaksız, pislik olan
birisi varsa, o da senin baban.

Hop hop hop!

Harika hayırdır.

Yani biraz ağır mı olsan acaba?

Ya biz burada susuyoruz diye,
sen bizim babamız hakkında,

sen kimsin de, böyle
bir şey söylüyorsun ya?

Ben buna izin vermem ha, haberin olsun.

Ya sen kimsin ya?

Ben senden izin falan almıyorum.

Almam, tamam?

Sen çok konuşma.

Sonradan olma, Atakul!

Nasıl bir sınıf ya burası?

Herkes herkesin bir şeyi mi,
bana mı öyle geliyor?

Ben sevdim valla.

Kaos.

İnsanı dinç tutuyor.

Ama bence en güzeli, kenara çekilip,
birbirlerini yediklerini görmek.

Yerlerinize lütfen.

Oturabilirsiniz.

Oturun çocuklar.

Anne.

Müdür Bey buyurun.

Çok vaktinizi almayacağım Filiz Hocam.

Çok kısa bir duyuru yapmaya geldim.

Ben kâbus mu görüyorum Asiye?

Çocuklar, bundan böyle Ayla Hanım
kurumsal yönetici olarak,

okulumuzda bizimle birlikte olacak.

Kendisi pozisyonu gereği,

tüm idari işlerden sorumlu olup,
benimle koordineli şekilde çalışacak.

Biz bittik, sen biliyor muydun bunu?

Bilmiyordum.

Merhaba çocuklar.

Şundan emin olabilirsiniz ki, bundan sonra,

iyi bir eğitim almanız ve kaliteli bir
ortam için elimden geleni yapacağım.

Eğer bir probleminiz,
bir sıkıntınız olursa,

beni her zaman odamda bulabilirsiniz.

Gelirsiniz, birlikte çözeriz.

O zaman, size iyi dersler.

İyi dersler çocuklar.

Sağ olun size de.

Şey canım sen, bir dışarı
gelir misin benimle?

Bana mı dedi?

Bana mı dedi?

Yok yok, bana diyor.

Ya ben o kadar şanslı bir insanım ki.

Yani kesin annemden çıkaramadığı
siniri, benden çıkaracak.

Eminim.

Yok ya, öyle bir şey yapmaz yani.

Hı hı, yapmaz.

Kızım.

Senin bu halin ne böyle, asi gibi?

Yok asilikten değil.

Eteğimi kuruturken sobada yaktım da.

Mecbur kaldım yani böyle gelmeye.

Ama yedeğini alsaydın o zaman tatlım.

Yani senin bunu düşünecek kadar,
akıllı bir kız olman lazım, değil mi?

Neyse, yarına kadar bu sorunu
çözmüş ol, tamam mı?

Yani okula geldiğin belli olsun.

Bir an önce bir düzen
sağlansın istiyorum.

Bu ne canım böyle?

Hadi bakıyım.

Amcamın beli çok ağrıyor mudur yenge?

Çok ağır şeyler taşıyor.

Ağrıyordur kuzum, ağrımaz olur mu?

Dur burada bekleyelim amcanı.

Şengül.

Yakışmış torba kafana.

Belin falan ağrımıyor değil mi?

Yok iyiyim iyiyim.

Hadi sen gir, ne alıyorsan al.

Patron şimdi görüp de,
kaytarıyor demesin hadi.

Sen işine bak, aman aman laf yeme.

Kuzum sen burada bekle olur mu?

Ben geliyorum şimdi.

Amca ya çok belin ağrırsa,
bir yere otur tamam mı?

Tamam tamam, merak etme sen.

Yufka kalmamış.

İyi hadi gidin siz hadi.

Hadi kolay gelsin.

Gel kuzum.

Şengül abla.

Nasılın, görünmüyorsun hiç.

Ha işim gücüm vardı,
inemedim pazara Enver.

Ha, yenge ya bana hâlâ 300 lira
borcun var biliyorsun değil mi?

Ay biliyorum Enver biliyorum.

Sittin sene aynı şeyi
söyleyip duruyorsun ha.

O aralar benim acelem vardı,
he he dedim geçiştirdim.

Ama 300 çok para.

Ya yapma yenge ya, ne çoku?

Hem sana sordum, kaç kere sordum.

Sen de dedin, tak dedin,
değiştir ekranı dedin.

Enver biliyorum,
hatırlıyorum ne dediğimi.

Alt tarafı bir telefon ekranı.

Sonra gittim eve düşündüm.

300 lira çok para.

Ha 300 değildi o bir kere, 280'di.

Vay, demek her şeyi
hatırlıyorsun he Şengül.

Ya, tamam ya.

Valla pes, pes ediyorum.

Yani şu mahallede, senin gibi pazarlık
yapan yok Şengül yenge ya.

O zaman 200'ümü ver, valla
gerisini helal ediyorum ya.

Bakıyım şimdi, aylığımı alınca belki.

İyi tamam, söz söz getireceğim.

Valla her çarşıya indiğimde
burnumdan getiriyorsun Enver.

Hadi kal sağlıcakla.

Hadi eyvallah.

Gel kızım, ay valla.

Her pazara inişimde kafamı şişirir ha.

Çocuklar.

Şimdi beni dikkatlice
izliyorsunuz, tamam mı?

Hepiniz aynı deneyi yapıp,

sonrasında gözlemlediklerinizi
raporlayacaksınız.

Hocam bu raporlar,
nota dönüşecek, değil mi?

Evet Oğulcan dönüşecek.

Güzel.

Önce sitrik asidi normal suya
karıştırarak, PH değerini düşüreceğiz.

Daha sonra da ölçümünü yapacağız.

Yalnız burada dikkat edilmesi
gereken, çok önemli bir husus var.

Asla bu ikisini, başka
bir şeyle karıştırmayacağız.

Kaan rica etsem sitrik asidi arkadaşlarına
paylaştırabilir misin lütfen?

Tabi ki paylaştırabilirim hocam.

Bizimkilere biraz fazla koy.

Koyarım.

O başka bir şey mi?

Evet hayatım bu, Oğulcan'cığımıza
özel bir sürpriz.

Hi, uçacak deme bana sakın.

Onu beraber göreceğiz tatlım.

Oğlum hayırdır ne yapıyorsunuz siz ya?

Şu apaçinin, tüpünü
değiştirmeye çalışacağım ama.

Bakalım becerebilecek miyim?

Ben onun dikkatini dağıtırım.

Aynen.

Harika, senin burnun mu kanıyor?

Ne?

Bir kaldır bakıyım kafanı.

Ne oldu ya, iyi misin Harika?

Neyin var?

Kan, kan yok ki.

İyisin değil mi, bir şeyin yok.

Yok iyiyim yani, kanamıyor ki.

Üf strese soktular bunlar beni ya.

Gayet güzel gözüküyor işte.

Arkadaşlar şimdi ben deney yaparken,
bana yardımcı olabilecek biri var mı?

Özge, gaz ver şu eziğe.

Hocam, Oğulcan iyi not
almaya çok meraklıydı.

Bence bu görev ona yakışır.

Değil mi?

Korkacağımı zannettin herhalde.

Hocam isterseniz ben yaparım.

Pekala o halde sen gel Oğulcan.

Madem isteklisin, birlikte yapalım.

Şimdi.

Dersin hocası senmişsin gibi,

deneyi yaparkenki bütün aşamaları,

arkadaşlarına tek tek
anlatmanı rica edeceğim.

Ben miyim şimdi hoca?

Evet.

Süper, en sevdiğim şey.

Sizi bir geri alalım o zaman.

Tamam.

Arkadaşlar şimdi bir bana bakın.

Sitrik asidi saf suya zaten kattık.

Siz de katmışsınızdır.

Yalnız başka bir şey
karıştırmak yok, tamam mı?

Hadi bakalım, Bismillah.

Hocam bu başka bir şeye dönüştü ama.

Oğulcan ben kaç defa söyledim,

bunun içine başka bir şey
karıştırmayacaksınız diye.

Allah belamı versin bir
şeyle karıştırmadım hocam.

Hiçbir şeyle karıştırmadım ben.

Kimya bu Oğulcan, kimya.

Hocam farkındayım kimya,
ben de farkındayım ama,

Allah belamı versin,
bir şeyle karıştırmadım.

Hâlâ çıkıyor.

Karıştırmasaydın bu hale gelir miydi ya?

Böyle bir ihtimal yok.

Hocam, arkadaş sanırım sınıf gülsün
falan diye, eğlence aramış kendine.

Ogi bak oğlum, bak şimdi
köpürdü falan ama,

hani yarın öbür gün patlar, bir şey olur.

Mazallah ne bileyim belki
yangın çıkar, değil mi?

Geç yerine Oğulcan.

Beni gerçekten büyük bir
hayal kırıklığına uğrattın.

Ama emin ol, bu durum notuna yansıyacak.

Geç lütfen.

İspat edemem ama, siz
yaptınız ben biliyorum.

Eğer günün birinde kanıtın
olursa, ispat edersin kanki.

Hadi.

Kuzen, gel boş ver gel.

Oğlum saçma sapan bir şey oldu, köpürdü.

Asiye, lütfen yan odadan
bir bez getirir misin?

Şuraları temizleyelim.

Tamam.

Evet çocuklar.

Deneyi doğru düzgün yapabileceğine inanan
bir arkadaş varsa, gelebilir mi lütfen?

Geçti, geçti geçti.

Açıyorum.

Dur dur dur.

Çok sağ ol.

Dur dur dur.

Açıyım mı?

Tamam üç, iki, bir.

Açabilirsin.

Vay, bu ne güzel bir sürpriz tatlım ya.

Herhalde yeni yaşına bir
mum üflemeden girmeyecektin.

O zaman, üflerken dilek de
tutuyorum değil mi?

Tut tut.

Beni de, koy içine.

Her zaman.

Alkış.

Çok iyi.

Bu da, kendi imkanlarımla
sana verebileceğim,

ve aklıma gelen tek hediye.

Ama bunlar, benim vahşi sevgilim
için, fazla tatlı şeyler değil mi ya?

Sen iyisin değil mi?

Başına falan bir şey
düşmedi, hastalanmadın?

Hayır iyiyim.

Sadece bu aralar, normalliğe ve
tatlışlığa ihtiyacın olur diye düşündüm.

Herkes ve her şey
zaten yeterince anormal.

Doğru.

Bu ne güzel bir şey tatlım ya.

Sen kendi ellerinle mi ördün bunu?

Evet beğendin mi?

Beğenmek ne kelime be
tatlım, bayıldım bayıldım.

Bayıldım resmen, çok teşekkür ederim
sevgilim benim, çok teşekkür ederim.

Annem, geliyor görmedi seni arkamda.

Dur ben kaçıyorum dur.

Berkciğim.

Ne yapıyorsun tatlım sen burada böyle,

boynunda atkı, önünde
doğum günü kekiyle oturmuş?

Hiç anneciğim öyle, kendi kendime
doğum günümü kutlayayım dedim.

Bu arada yeni işin hayırlı olsun.

Bilmiyordum.

Evet, sürpriz olsun istedim.

Ama böyle doğum günü sürprizi
gibi bir şey oldu değil mi?

Ya ne demezsin, evet.

Ay Berk düşünsene.

Artık hep yan yana olacağız.

Evet hep yan yana olacağız anneciğim.

Hem böylelikle, artık
gözüm hep üstünde olacak.

Babanı gördün işte, onun gibi
yanlış tercihler yapmanı istemiyorum.

O yüzden, takipteyim tatlım.

İyi hadi böl şunu da, yiyelim o zaman.

Böleyim?

Hı.

Peki.

Aç ağzını anneciğim.

Beğendin mi?

Hı hı.

Afiyet olsun, şifa olsun anneme.

Gel.

Müsait misin Akif?

Müsaidim buyur.

Merak etme, dün geceyi
konuşmak için burada değilim.

Merak etmiyorum zaten.

Ayrıca konuşacak kadar önemli bir
şey olduğunu da düşünmüyorum.

Var ya da yok, onu
tartışmaya gelmedim buraya.

Sadece ortaklığımız yürürken,
bunu sonradan öğrenmem,

bazı şeyleri sorgulamama sebep oldu.

Güven.

Güvenimiz sarsıldı Akif.

Resul, topu çevirme.

Ne söyleyeceksen,
açık açık dan diye söyle.

Bu ortaklığın bitmesini istiyorum Akif.

Sen de en az benim
kadar iyi biliyorsun ki,

böyle ha deyince olmuyor bu işler.

Yani, dün ortak oldum,
bugün ortaklığı bitirdim.

Yarın belki tekrar olurum,
öyle bir şey değil bu.

Biliyorum.

Ama çözebileceğimizi düşünüyorum.

Valla benim bildiğim tek bir yol var.

Birlikte başladığımız
projeleri bitireceğiz.

Bu zaman zarfında da,
ki bunu sen çok iyi bilirsin.

Birbirinden nefret eden karı kocalar
gibi, birbirimize tahammül edeceğiz.

Sonrasına da bakacağız.

Başka ne yapabiliriz düşüneceğim Akif.

Bence sen de düşün.

Birbirimize daha fazla
katlanmak zorunda kalmayalım.

Ulan ben mi sana katlanıyorum,
sen mi bana katlanıyorsun be.

Sen dur bakalım Resul Özkaya.

Ben seni bir soyup soğana çevireyim de.

Akif Atakul kimmiş öğren.

Biz Burak Hoca'dan çekiniyorduk,
bir de bu kadının kuralları çıktı ya.

Bir de yarın okula etek
bulmadan gelme dedi.

Sen benim yanımda oturuyorsun ya,
kesin ondan gıcık oldu sana.

Valla neden oldu bilmiyorum ama,
ben yarına kadar etek alamam ki.

Ya hemen yıkılmayın yengem
yani, bir şeyler ayarlar.

Umarım olur öyle bir mucize.

Gençler ben biraz önden
gidiyorum tamam mı?

Galiba Wonderful'umun
bana ihtiyacı var gibi.

Harika.

Bu gece soğuk olacak diyorlar.

Ben yakacak bir şeyler bulayım.

Çalı çırpı falan mı?

Artık çöpe ne attılarsa.

Mecbur onlara kaldık.

Kömür alamayınca.

Elektrikli sobaya ne oldu, bozuldu mu?

Yok bozulmadı da dibinde durmayınca
kimseye bir hayrı yok onun.

Asiye ile Emel hasta
olacak diye korkuyorum.

Yok ya iyiyiz biz merak etme,
sarılır yatarız işte.

Hadi gidelim.

Ya bunda canını sıkacak bir şey yok ki.

Sonuçta annelerimizin
babalarımızın yaptığı şeyler,

bizi bağlasaydı, benim
sokağa çıkamamam gerekirdi.

Ya düşünsene.

Motherım gitti Emel'i
başka bir kadına verdi.

O yüzden canını sıkma bence.

Bu öyle bir şey değil ki Oğulcan.

O kadar kolay değil yani.

Ya ben düne kadar,

gayri meşru kardeşi olan,
ailesi iflas etmiş bir kızdım.

Yani gerçekten çok teşekkür ederim.

Kendisine çok çok teşekkür ediyorum.

Annem sayesinde dün de,

sınıftan iki kişini babasını
idare eden, annenin kızıyım.

Ya şu an okulda, herkes beni
konuşuyor biliyorsun değil mi?

Herkes beni parmakla
gösteriyor, eminim buna.

Harika, işin yoksa
bir şeyler yapalım mı?

Yok kızlar sağ olun, ben valla bugün
hiç keyfim yerinde değil benim.

İyi, sen bilirsin.

Vazgeçersen ara.

Okey.

Şu ikisini ne zaman ayıracağız ya?

Hâlâ şu Oğulcan'ın canını tam sıkamadık.

Ay merak etme,
bugün yarın ayrılırlar.

İlişkilerinde gelecek görüyorum ben.

Dur bakalım.

Şey yapalım, şöyle yapalım.

Sen deniz kenarındaki bankları
seviyorsun ya, oraya gidelim.

Ha.

Yok yok, üşüyorum ben.

Ha üşüyorsun.

O zaman sıcak sıcak mağazaya gidelim.

Mağaza şey yapalım tamam
bak, bir şey çalmayalım ama,

istediğin kadar giyinip
çıkaralım, fotoğraf çekilelim.

Ha.

Oğulcan bak ben mutlu olayım diye,

bir şeyler yapmaya
çalıştığının farkındayım.

Ama gerçekten bugün o olmayacak yani.

Ben bugün mutlu olamayacağım.

Elin mi üşüyor senin?

Hı üşüyorum biraz.

Zaten ben böyle gerilince,
daha da üşüyorum yani.

O zaman eldiven alıyım Wonderful'uma ha.

Gergin zamanlarında kullanabileceğin
böyle özel bir eldivenin olsun.

Hangi parayla alacaksın Oğulcan?

Bizim şuradaki kafede, bir çay kahve
içmeye falan paramız yok yani.

Biliyorsun değil mi?

Bence boşuna pozitif olmaya gerek yok.

İkimizin de hayatları gayet kötü.

Yani, gerek yok.

Neyse, ben birazcık yalnız
yürüyeyim mi, bana iyi gelir.

Tamam Wonderful'um.

Sen nasıl istersen.

Görüşürüz.

Sen nasıl mutluysan.

Abi su istermisin?

Abi su ister misin su?

Su istemem kalsın.

Kardeşim kolay gelsin.

Sağ ol abi.

Burada su satmana bir şey demiyorlar mı?

Yok, kimse bir şey demiyor.

Ha.

Peki satabiliyor musun?

Yani cebine para kalıyor mu?

Tanesine 50 kuruş kazanıyorum.

Bazıları para üstü almayınca,
kazanıyorum 30, 40 lira.

30, 40.

İyiymiş valla.

Karnımızı doyuruyoruz işte.

Anladım abiciğim.

Kolay gelsin.

Sağ ol abi.

Susadıysan su vereyim mi?

Demin adamın biri parayı
verdi, suyu almadı.

Bu da senin hakkın.

Yok abiciğim kalsın,
onun da satarsın sen.

Tamam abi.

Hadi kolay gelsin, dikkatli ol.

Tamam.

Birazcık sıcaklık gelmeye başladı
değil mi ablacığım, üşümüyorsun?

Hı hı, üşümüyorum abla.

Hızlı yanıyorlar da, sabaha
kadar idare etmez bunlar ya.

Olsun.

Biz soba yanmıyormuş gibi böyle,
sıkı sıkı giyinir öyle yatarız.

Hem de üzerimize
battaniyeler de örteriz.

Evet ablacığım.

Kuzen.

Su işine ne diyorsun?

Valla sana bir şey diyeyim mi kuzi?

Benim aklıma yattı, çok fena yattı.

Öyle bir yattı ki hatta, şey
var ya Zuhal teyze biliyorsun.

He.

Ha işte.

Onun oğlu var Alp, Sucu Alp.

İşte ondan böyle üç dört koli,

üç müydü dört müydü?

Üç.

Üç dört koliyi böyle beleşe
verecek bize, tamam mı?

Ben ikna ettim onu.

Beleşe verecek, biz de böyle,
sattıkça ödeyeceğiz ona.

Güzel oğlum.

Yeni işimiz hayırlı olsun.

Belki etek parasını da kazanırız.

Yarın sıkıntısız gidersin okula.

Ömer elimize o kadar para
geçerse önce kömür alalım.

Eteği falan yengem halleder belki.

Doğru söylüyor ya.

Oğlum içerisi iyice buz oldu baksana.

Tamam tamam söylenme.

Tam bir yansın,
çıkarız suları almaya.

Valla çok kötü yanmış bu.

Yani dikilse dikilmez, yamansa yamanmaz.

Çok zor.

Yapma ya.

O Ayla denen kadın, illa etekle
geleceksin demiş Asiye'ye.

Etek pahalı bir şey mi?

Yani kime göre olduğuna bağlı.

Şimdi onlara göre sudan
ucuz tabi ama bize göre,

pahalı yani anne.

Kaç paraymış?

220 liraymış.

Ne?

Ay çok vicdansız bunlar ya.

O ne?

Ya patron tezgahtan
arta kalanlardan verdi.

Ara şıra böyle veriyorlarmış çalışanlara.

Ne güzel adetmiş ya, neli bu?

Havuçlu.

Havuçlu mu?

He havuçlu, sen çok seversin.

Çok mu severdim ben?

Evet, bayıla bayıla yerdin ya.

Allah Allah.

Ben hiç hatırlamıyorum,
çok sevdiğimi havuçlu keki.

Ya hatırlamıyorsun da o yüzden öyle.

Bak çok özlemişsindir, hadi ye biraz.

Yok yok, hatırlamıyorum valla.

Sanki sevmezmişim gibi hatırlıyorum ben.

Kız ye sen nereden hatırlayacaksın ya?

Bir ye ya, bak şunun tadına ya.

Nasıl güzel mi?

Hatırladın mı tadını?

Çok güzelmiş.

Bayıldım.

Keseyim mi bir dilim daha?

Yok yok.

Kilo aldırıyor.

Yemeyeyim ben.

Söyle başımın belası, söyle.

Yine ne var?

Heves olsa çoktan geçer.

Arzu olsa çoktan biter.

Bence bu aşk böyle gelmiş.

Bundan sonra böyle gider.

Başımın tatlı belası.

Gönlümün kara sevdası.

Her şey boş senden sonrası.

Vazgeçmem senden, senden.

Ayrılmam senden.

Akif sen şaka mısın ya?

Gerçekten başıma bunca rezilliği
açtıktan sonra bana telefon edip,

şarkı mı söylüyorsun?

Ya bizim şu anda böyle mi
bir ilişkimiz var sence?

Yok.

Yok yok, böyle bir
ilişkimiz yok da, Suzan'ım.

Sen işte başımın belası diye pas verince,

ben de oradan aldığım
gazla, devam edeyim dedim.

Ha, alma o gazı, alma.

Benden be gaz, ne bir şey
hiçbir şey alma artık.

Ne oldu, niye arıyorsun sen beni?

Şeyden aradım ya.

Benim karnım acıktı da Suzan.

Bir pilav yapıyım dedim kendime.

Ama işte bekarlık yılları da
çok eskide kalınca,

dedim beceremem, bir
bilene danışayım bari dedim.

Pilav tarifi almak için
aradın yani, öyle mi?

He.

Pilav tarifi için aradım.

Ne yapıyım yani, evi terk ettim
diye, öleyim mi açlıktan yani?

Evi mi terk ettin sen?

Evi terk ettim ben.

Valla.

Vurdum kapıyı çıktım,
aldım Kaan'ı da yanıma.

Bizim yapılı villalardan birine geldim.

Vallahi bak, bekarlık Suzan'lık.

Bekarlık sultanlıkmış ya Suzan'ım.

Ha ha.

Ha ha, öyledir kesin.

Sen iki güne, Neboşcuğunun
dizinin dibinde bitersin.

Daha fazlasını yapamazsın sen, biliyorum.

Yok.

Bu sefer öyle değil işte.

Bu sefer başka.

Eh, göreceğiz bakalım.

Bir bardak pirince iki
bardak su koyuyorsun.

Tereyağıyla yaparsan da,
daha lezzetli olur.

Sen var ya, sen şahane bir insansın sen.

Bak ta telefonun ucundan
benim aç karnımı doyuruyorsun ya.

Vallahi eli öpülecek insansın biliyor musun?

Saçmalaman bittiyse kapatıyorum.

Afiyet olsun.

Sağ ol, sağ ol.

Var.

Var onun da gönlü var, hâlâ var.

Ayrıca nasıl olmasın acaba yani?

Şu endam, şu karizma,
şu ses rengi, şu müzikalite.

Olacak tabi gönlü, oldu bu iş ya.

Bu iş olur.

Daha iyi misin anneciğim?

İyiyim.

Daha iyi olacağım, inşallah.

Ben senin hep yanında olacağım.

Bunu sakın unutma olur mu?

Ne zaman kendini güçsüz hissedersen,
hemen beni çağır yanına.

Ben seni ayağa kaldırmasını bilirim.

Canım oğlum benim.

İyi ki doğurmuşum ben seni.

Kim ki bu saatte?

O ahlaksız baban olmasın?

İyi akşamlar.

Aylacığım, sen miydin hayatım?

Ben de kim dedim bu saatte?

Valla Neboşcuğum yani telefonda konuş
konuş, yazış, mesajlaş, yeter dedim.

Gideyim bir göreyim arkadaşımı,
bir yüz yüze konuşalım.

İyi yapmışsın hayatım, iyi yapmışsın.

Geç otur gel.

Evet, siz iki arkadaş,
birbirinizi bulduğunuza göre,

ben odama çekilebilirim herhalde.

Hanımlar size de,
milleti iyi gömmeler dilerim.

Hoşça kalın.

Canım oğlum benim.

Alem çocuk.

Hayatım, yani yine aynı şeyi
söylüyor olacağım ama.

Ben Suzan'ın, Resul'ün yakasından
düşmesine çok sevindim.

Hatta, acaba Resul ile tekrar
bir araya gelir miyiz diye de,

düşünmedim değil valla.

Tabi.

Neden olmasın?

Senin tercihin.

Senin Akif'i affetmek bir
niyetin yok, anladığım kadarıyla.

Akif'in affedilecek nesi var,
Allah aşkına Aylacığım.

Laf senin ki de.

Yani.

Hem ayrıca, özür dileyip,

beni affet diye, ayağıma
kapanan biri de olmadı.

Şu ana kadar.

Birini affetmem için, önce gelip özür
dilemesi gerekiyor, değil mi Aylacığım?

Ama gözden çıkarmış belli ki.

Gayet işine gelerek,

bavulunu bir güzel hazırladı.

Gitti.

Ben hiç öyle düşünmemiştim.

Sen kovdun, o yüzden gitti sanıyorum.

Ben onu çok kovdum Aylacığım.

Ben onu o kadar çok kovdum ki.

O hiçbir zaman gitmemişti.

Bir şekilde kapıdan çıktı,
bacadan girdi hep.

Ama hiç gitmedi.

Belli ki onun da canına
tak etmiş artı bu evlilik.

Görünen o.

Ay neyse hayatım.

Sen, hiç canını sıkma.

Elbet dönecektir hatasından, görürsün bak.

Valla ister dönsün, ister dönmesin Ayla.

Beni artık bu saatten sonra bulamaz.

Ama inşallah, inşallah,

kafasını duvarlara vurur.

Gül gibi eşini terk ettiğine,

bunca yıllık evliliğini mahvettiğine,

çok pişman olur.

Vurur, vurur canım benim.

Görürsün bak, kafasını duvardan
duvara vuracak, demedi deme.

Bu saatten sonra ben yokum artık ama.

Hayırlısı.

Neyse ya, hiç utandırmayayım şimdi kızı.

Gerek yok.

Var mı su isteyen?

Su isteyen var mı?

Param olsa da ben alsam.

Su abi, su.

Su verir misin?

Abi istiyor musun?

Eyvallah.

Su.

Sağ ol.

Eyvallah.

Evet, abim su vereyim.

-Abi sen alıcı gibi duruyorsun, ha.
-Eyvallah

Eyvallah çok sağ ol.
Abi tamam ben buraya koydum.

Sonra gelip bakacağım.

O su alınacak.

Geldim.

Ya da bu almaz ya, meymenetsiz herif.

Suratı da zaten şeydi.

Su ziyan olacak.

İnsanlık gör abi biz, bizden
niye oluyor, bizden olmasın.

Buyur abi.

Eyvallah.

Şapkan güzelmiş, benim de suyum,
ne yapalım değişelim mi?

Nasıl?

Ha.

Abi neden, abi!

-Lan dikkat et!
-Abi!

Ya abi ne yapıyorsun ya?

Pardon.

Oğlum çok özür dilerim.

Canın sağ olsun kuzen,
yapacak bir şey yok.

Bu da nasip değilmiş arkadaş.

Aha bir tane var.

O da gitti.

Bu ne ya?

Unuttular herhalde.

Hoş geldin.

Hoş bulduk.

Asiye burası dışarıdan da
soğuk, bu nasıl olur ya?

Şu lanet cam bir türlü
kapanmıyor da o yüzden.

Bir de böyle deneyelim bakalım ne olacak?

Yengem yaptı mı?

Yok hayır annem yapamadı,
bak onun yapamadığı bu.

Bu yeni, biri bunu kapıya bırakmış.

Yeni mi?

Evet, ben de annem yapamadı ne yapalım
demeye geliyordum ama, kapıda bunu buldum.

Harbiden yeni alınmış bu.

Kim almış ki bunu, kim kapıya bırakmış?

Yani benim aklıma, seni koruyan tek
bir kişi geliyor, o da Doruk Atakul.

Ya ama ben ona, eğer
yarın etekle gelmezsem,

beni okula almazlar falan demedim ki.

Gerçi şey dedim ya.

İşte eteği kurutmaya çalışırken,
değdirdim sobaya yaktım falan dedim ama.

Ha tamam.

Bulmaca çözüldü Asiyeciğim,
kahramanın Doruk yine yapmış yapacağını.

Öyle mi diyorsun?

Kalıbımı basarım.

Neyse hadi ben gideyim.

Şu eteği bırakacağım,
geleceğim dedim anneme.

Şimdi çay bardaklarını
kaldırmadım diye söylenmesin.

Tamam tamam.

Asiye bak burası buzdolabının içi gibi.

Tamam bizde de soba yanmıyor.

Dandirikten bir elektrikli ısıtıcı var
ama, en azından yalıtım daha iyi.

Gelin bizde kalın bugün.

Emel'i de uyuttum şimdi ya,
uyandırmayayım onu hiç.

Emin misin?

Hı hı.

İyi tamam, yarın görüşürüz o zaman.

Görüşürüz.

Asiye.

Doruk.

Selam.

Müsaitsin değil mi?

Müsaidim.

Müsaidim tabi yani,

senin için her zaman müsaidim.

Ya şey.

Hiç gerek yoktu diyeceğim ama,

gerek vardı yani gerçekten.

Beni çok büyük sıkıntının
altından kurtardın.

Çok teşekkür ederim etek için.

Nasıl?

Doruk, eğer bu sefer
kapımı çalsaydın kızmazdım.

Çok naziksin, bu iyiliğini
hiç unutmayacağım.

Rica ederim.

Rica ederim ne demek.

Senin sayende okula
gelebileceğim demek oluyor bu.

Neyse görüşürüz o zaman.

İyi geceler.

Görüşürüz.

Görüşürüz tabi, iyi geceler.

Oğlum ne oldu lan?

Boyun uzadı gidip kendine
yeni pantolon mu aldın?

Ne o elindeki?

Öyle yaptım Tolga ya.

İyi canım tamam, kızma.

Ben almadım ama,

biliyorum kimin aldığını.

Sülük.

Düşemedi gitti kızın yakasından.

Sülük!

Sular düşmeseydi iyiydi ya.

Oğlum tamam ya yüzüme
vurup vurup durma.

Yok oğlum, hayırlısı buymuş ne yapalım.

Al şunları da.

Şimdi suların parasını düşünce,
oradan onu çıkarttık.

Ya matematiğim kötü
işte al, 60 lira var orada.

Tamam 30, 30 bölüşelim bunu.

Ha yok.

Bu seferlik hepsi senin.

Oğlum gerek yok bak,
sizde de işler tıkırında değil.

Ya olmaz oğlum ya.

Olmaz.

Biz kaç kişiyiz?

Sizde çalışan tek sen varsın.

Hem alacakların da fazla senin.

İşte ne bileyim, okul
forması, kömür falan.

Hiçbirine yetmez bu da.

Bir yerden başlamam lazım artık.

Yani.

Çok sağ ol kardeşim benim.

Rica ederim, ne demek.

Bıraksak mı artık?

Oğulcan.

Ha.

Böyle bir içten sarılınca.

İyi geceler.

Pencere niye açık ya?

Ömer, geldin mi?

Buz gibi olmuş burası ya.

Asiye.

Çok üşümüşsün bak, üstün de incecik.

Montumu Emel'e verdim, üşümesin diye.

Anladım anladım.

Dur, ısıtacağım şimdi seni.

Etek işi halloldu mu?

Doruk almış eteği.

Doruk mu?

Sağ olsun.

Ben de bugün biraz para kazandım.

Onunla yarın gider kömür alırız.

Isınırsınız biraz.

Ben açtım baba.

Oğlum senin amacın ne ha?

Derdin ne senin anlat bakıyım bana bir.

Aşık mısın Asiye'ye nedir yani söyle.

Sen bir sakin olur musun biraz,
ne oluyor durup dururken yine?

Durup dururken ha.

Evet.

Sevdiğim kıza gidip
okul eteği almışsın ya.

Üstüne vazifeymiş gibi kıza
gidip, okul üniforması almışsın.

Sonra da gidip kapısına bırakmışsın.

Durup dururken olan bu.

Pardon da, bunun nesi rahatsız
etti seni, ben onu anlamadım.

Nesinden rahatsız oldun diyor ya.

Hâlâ nesinden rahatsız
oldun diyor, delireceğim.

Ayla Hanım'ın Asiye'ye yarın forman
olmazsa okula gelemezsin dediğini duydum.

Ben de yardım etmek için
gittim etek aldım kendisine.

Kapısının önüne bıraktım, bu kadar.

Bak şimdi, bak şimdi.

Oğlum!

Sen anlamıyor musun?

Eğer Asiye'nin yardıma ihtiyacı varsa,

Eğer Asiye'nin bir şeye ihtiyacı varsa,

bunu ben yaparım, ben.

Sen değil, anlıyor musun beni?

Bu seni değil, beni ilgilendirir beni.

Yapsaydın o zaman Doruk.

Madem o kadar seviyorsun,

madem gözün başkasını görmüyor,
ona bu kadar bağlısın,

gidip kendin alsaydın.

Ne diyorsun lan sen?

Sen ne diyorsun oğlum,
beni mi suçluyorsun lan ha?

Doruk ben kimseyi suçlamıyorum.

Ama sen de yapmadığın şeyler
için, beni suçlayamazsın.

Ben de sandım ki,

ilk göz ağrım, aslan oğlum
babasını özlemiş de,

onu ziyarete gelmiş ama,
mesele o değilmiş demek ki.

Bambaşka bir mesele var ortada.

Güzel.

Peki nedir, mesele?

Hım.

Ha, mesele şey değil mi?

Şu kümesteki kıvır baş kızın adı, ha Asiye.

Asiye, kümesin parlayan yıldızı.

Benim iki oğlum yine Asiye
yüzünden birbirine girdi.

Bravo, aferin.

Ulan yazıklar olsun be.

Ulan, annenle baban kaç yıllık
evliliklerini bitirme arifesinde.

Sen hâlâ Asiye diyorsun ya,

sana yazıklar olsun.

Senin yaptığın hiçbir şey,
beni artık ilgilendirmiyor baba.

İster kal, ister git.

İster evlen, istersen boşan.

Gözümde zerre kadar
bile değerin yok artık.

Bitti.

Sen de ne yaparsan yap lan.

O çarpıp çıktığı kapı var ya.

Onun önünde kuzu kuzu bekleyecek.

Babam söylemişti dersin.

Aha buraya yazıyorum.

Daha iyisin değil mi abla?

İyiyim iyiyim.

Asiye, yengem ateş düşürücü
verdi, hemen iç şunu.

Su da veriyim sana.

Niye sağlık ocağına gitmek istemiyorsun?

Söylerlerdi ne olduğunu.

Niye hasta olduğum belli Ömer.

Dün gece çok üşüttüm
herhalde, o yüzden oldu.

Gitmeme gerek yok.

Allah'tan su işinden cebimde
para kaldı da, kömür alabildim.

Isındı biraz içerisi.

Hi, Allah'ım şu tipe bak.

Hastalanmış mı benim
güzeller güzeli kuzim?

Kuşlar mı gagalamış onu?

Kuşlar mı gagalamış, o ne ya?

Ya motherım derdi ya bize hani küçükken.

Hastalanınca gaga, kuşlar.

Ya biz o zaman beş yaşındaydık.

Asiye sense de biraz
büyük değil mi, bunun için.

Soğuk nevale ya, yemin
ederim soğuk nevale.

Hiç espriden de anlamıyor.

Asiye'm çok geçmiş olsun.

Teşekkür ederim.

Bak sana nane limon getirdik.

Biraz sıcak ama iyi gelir.

Sağ ol, ya masaya koy, ben içerim sonra.

Asiye'm sen evdesin, Emel'i şimdi
Sabahat teyzeye bırakayım mı?

Yoksa kalsın mı sende?

Abi lütfen kalayım ne olur?

Kalsın burada ya, hemşirelik yapar bana.

Yaşasın.

Bak bak, gördünüz değil mi siz de?

Fark ettiniz değil mi?

Resmen hastalandı diye ablası sevinecek.

Asiye telefonu da bırakıyorum sana bak.

Ateşin falan yükselirse
ara beni Aybikelerden.

Ben hemen gelirim tamam mı?

Tamam siz de çıkın artık bak geç
kalacaksınız, yürüyorsunuz zaten.

Birazdan montunu falan da çıkar,
ateşin daha da yükselecek böyle.

Tamam.

Asiye'm valla bak seni böyle görmek hiç
hoşuma gitmiyor tamam mı, hemen iyileş.

Ömer bir saniye geçeceğiz.

Hadi.

Yeni dükkan açılmış,
bakalım mı vitrine?

Anca zaten bakabiliyoruz,
bakalım, bakalım Aybike.

Ya babama keşke şu
ayakkabılardan alabilsek.

Çok eskidi onunki.

Şu ayakkabı da çok güzelmiş ha.

Asiye'ye çok yakışırdı.

Ben de keşke şuradaki eldivenler
var ya, onu Wonderful'uma alabilsem.

Zavallının elleri üşüyor ya.

Bir Wonderful'unun elleri
kalmıştı zaten Oğulcan.

İnanamıyorum ya.

Sen acaba benim sevgilimi
kıskanıyor olabilir misin Aybikeciğim?

Hayır be ne kıskanacağım.

Ama Ömer kardeşini düşünüyor.

Ben babamı düşünüyorum.

Sen de düşüne düşüne
Wonderful'unu düşünüyorsun.

Ben ona deliriyorum.

Ben de neye deliriyorum biliyor musun?

Sen gidiyorsun o kızıl vampire
atkı örüyorsun ya böyle,

işte ben de buna deliriyorum.

Abisini hiç düşünmüyor,
abisine örer insan.

Bir dakika bir dakika,
sen Berk'e atkı mı ördün?

Evet ördüm.

Ayıp mı?

Yok canım ayıp değil de.

Ne bileyim şaşırdım işte.

Neyse hadi, cebimizde para
yok, vitrin bakıyoruz gidelim hadi.

Ben yine de şunların
bir fiyatını sorayım mı ya?

Sor sor.

Bak sonra da okula gidelim.

Kaç tane su satıp alabiliriz,
onu hesaplarız, nasıl?

Çok mantık, oğlum çok mantıklı.

Sen o zaman siz gidin,
ben hemen sorup geliyorum.

Lan oğlum şaka yap--

Şaka yaptım ya.

Koskoca maskot kostümünü giyip,
ben mi dolanayım dükkanın önünde ya?

Kardeşim başka eleman bulamıyorsanız,
kapatın dükkanı hadi.

Allah Allah.

Madem elinde elemanın yok,
önceden haber ver değil mi?

Biz de ona göre plan yapalım.

Pardon.

Yok estağfurullah ya,
bölmek istemedim.

Estağfurullah hoş geldiniz,
buyurun nasıl yardımcı olabilirim?

Aslında ben size yardımcı olabilirim.

Nasıl?

Maskot arıyormuşsunuz galiba.

Evet, öyle bir kriz yaşanıyor şu an.

Ama.

Siz.

Evet evet, ben.

Maskot ayağınıza geldi.

Ya parada anlaşırız da abi,
şey diyecektim ben sana.

Şu vitrindeki eldiven kaç para?

Buyurun bu tarafta farklı ürünler,
farklı renkler var, yardımcı olayım.

Benim aklıma çok iyi
bir plan geliyor ama.

Bence, Harika ile Oğulcan'ı
ayırma üzerine.

Sence?

Zeki kızsın ha.

Aferin.

Ha Ömer.

Asiye nerede?

Bir imza almam gerekiyor da ondan.

Ne imzası?

Öğrenci temsilciliği için ya.

Kütüphanede mi?

Yok, gelmedi bugün.

Gelmedi mi?

Neden?

Biraz üşütmüş de, dinleniyor evde.

İyi mi peki yani, nesi var?

Sabah biraz ateşi vardı, o yüzden
gelmeyeyim dedi, dinleniyor bugün.

İlaç?

İlaç alıyor mu peki?

Alıyor alıyor, ama bir sakin ol şampiyon.

Ateş düşürücü verdik.

Nane limon da kaynattı annem.

Yani, iyi yani.

Anladım.

Yani Asiye hiç hasta olmaz ya.

Ben onun hasta olduğunu
görmedim de, duymadım da.

O yüzden endişelendim.

Dün biraz ev soğuktu.

Yani ondan şey oldu herhalde.

Anladım.

Geçmiş olsun.

Eyvallah sağ ol.

Ömer biraz konuşabilir miyiz biz?

Konuşalım.

Buyur.

Ömer benim sana bir
şey söylemem lazım ya.

Bak Süsen ile ilgili
falansa hiç açma o konuyu.

Süsen ile ilgili değil ya.

O defteri kapattım, geçmişte kaldı artık.

İyi o zaman.

Ne söyleyeceksin?

Asiye söylediğim için
çok kızacak bana ama.

Bence senin bunu bilmen lazım.

Asiye dün okulda bayıldı Ömer.

Ne bayılması oğlum, ne diyorsun sen?

Korkma çok önemli bir şeyi yok dediler.

Açlıktanmış sanırım.

Bütün gün bir şey yememiş.

Gözü karamış, sonra da bayıldı işte.

Yani o gün öğün atlamış galiba.

Bana öyle söylediler,
bir günlük bir şeymiş galiba.

Anladım.

Herkesin başına gelebilir,
çok bir şey değil de sen,

öyle evde hasta yatıyor deyince,
ben de sana söyleyeyim dedim.

İyi yaptın.

Ömer.

Bir şeye ihtiyacın olursa, çekinmeden
bana söyleyebilirsin, tamam mı?

Ben elimden ne geliyorsa
yapmaya çalışırım.

Eyvallah, sağ ol.

Valla bugün çıkışta
mutlaka bir şey yapıyoruz.

Ne oldu?

Neyin var?

Hiçbir şeyim yok.

Ömer nasıl bir şeyin yok,
çok kötü gözüküyorsun.

Kötü bir şey mi oldu?

Benim hayatımda iyi bir şey olabilir mi?

İyi bir şey olması mümkün mü
benim hayatımda?

Süsen başka zaman konuşalım ya.

Başka zaman.

Yani Şengül.

Az maz ne yapalım yani.

Adam hiç avans vermeyebilirdi de.

Buna da şükür.

Yani o yüzden hiç ses etmedim,
niye bu kadar veriyorsun diye.

Doğru diyorsun valla.

Ne yapalım biz de
acil olan erzakları alırız.

Ha ha, evet.

Bana bak unutturma,
Asiye'ye de ıhlamur alacağız ha.

Ha alırız pazardan.

Şengül.

Ha.

Lan bu herif seni dolandıran
herif değil mi ya?

Hani şu, tapuyu üstüne
yapacağım deyip kaçıp giden.

Yok değil.

Lan nasıl o değil ya, o işte.

Neydi bunun adı,
Serhat mıydı Ferhat mıydı?

Ha ha, öyleydi galiba.

Aha gidiyor, tut şunu tut.

Orhan nereye gidiyorsun dur.

Lan.

Lan.

Abi dur.

Şerefsiz, namussuz, geberteyim mi
lan seni burada?

Sen utanmıyor musun lan,
bu kadını dolandırmaya?

Öldürürüm lan seni öldürürüm, öldürürüm.

Dur kurban olayım elin
adamını hırpalama Orhan.

Bu adam o değil.

Ya sen hatırlamıyorsun kızım, bir sus ya.

Lan oğlum gebertirim seni.

Valla gebertirim ha.

Yürü lan yürü.

Yürü seni karakola götüreceğim var ya,
sürüm sürüm süründüreceğim seni yürü.

Orhan ben hatırlıyorum.

Yani, bu adamın o adam
olmadığını hatırlıyorum.

Aramıza döndün yani Şengül, öyle mi?

Her şeyi hatırlıyorsun.

Sağ ol kardeşim ya.

Canın yanmadı değil mi?

Yok Orhan abi.

Aslan gibi adamız evelallah.

Hiçbir şey olmadı.

Hadi selametle.

Orhan sen bana oyun mu oynadın?

Lan bir de benden hesap mı soruyorsun ya?

Sen bizi haftalardır ayakta uyutuyorsun.

Bir de bana oyun ettin diye benden
hesap mı soruyorsun kadın?

Orhan ben ilk başta
gerçekten hatırlamıyordum.

Sonra hatırlayınca da, diyemedim,
korktum beni evden kovacaksın diye.

Lan böyle daha mı iyi oldu?

Böyle daha mı iyi oldu Şengül ya?

Ya kadın sen hiç mi uslanmayacaksın ya?

Sen hiç mi düzelmeyeceksin ya?

Deme öyle.

Orhan Bey.

Git.

Ha şimdi gidiyorsun yani mağazaya.

Evet.

Ömer ben sana kaç kere daha anlatacağım?

Wonderful'uma çaktırma tamam mı?

Ben çalışıp alacağım o eldivenleri.

Tamam çaktırmam.

Ben de eve gidiyorum,
Asiye'ye bakmam lazım ya.

Aybike aradı bir ara, şey.

Emel uyuyordu dedi.

Haberim var, haberim var.

Ne oluyor buna suratı bir garip
hızlı hızlı gidiyor bir yere.

Allah Allah.

Ne bileyim ya boş ver, hadi.

Şu bizim bıdık maskota bak ya, nasıl
gidiyor mutlu mutlu, böyle böyle.

Bence Harika bunu şaklaban
gibi görünce net soğuyacak.

İlişkileri fena çatırdayacak.

Ben sana bir şey diyeyim mi?

O Harika da az değil ha.

Tolga söylemese bilmeyeceğiz,
Oğulcan ile sevgili olduğunu.

Ne yapsın işte, utanıyor.

Ne demek, ne yapsın ya?

Utanıyorsa çıkmasın,
çok basit çözüm bence.

Neyse hadi Harika geliyor.

Sevgilisinin soytarılıklarını
duyunca bakalım ne yapacak?

Harika.

Bak dün olmaz dedin.

Tamam.

Ama bugün bahane kabul etmiyorum,
çıkıyoruz üçümüz takılıyoruz.

Ne yapacağız peki?

Alışveriş.

Biraz vitrin bakarız.

Benim almam gereken bir iki
bir şey var, onları hallederiz.

Sonra da üçümüz yemek
yeriz, işte klasik takılmaca.

Yani, tamam.

Ama bak yemek kısmına
kalamam, diğerlerini yaparız.

Süper.

Ay açamadın kapıyı.

Doruk abi.

Prensesim.

Ablan nasıl, onu görmeye geldim.

Ablam hasta Doruk abi.

Doruk.

Asiye'm.

Asiye'm söyle bana ne oldu, neyin var?

Doruk çok üşüyorum ben.

Dur bakıyım.

Çok ateşin var, yanıyorsun sen.

Olmaz bu böyle ya.

Emel'im ablanın ayakkabılarını getir,
hadi hemen doktora götürelim onu.

Gel.

Gel gel gel, dikkat et.

Getir ayaklarını.

Hadi geçirelim.

İyiyim ben Doruk gerek yok.

İyi falan değilsin Asiye.

-İyiyim.
-İyi falan değilsin ya.

Gel.

Sabret Asiye'm, sabret.

Evet, gel otur bakalım sen de.

Dikkat edin hadi.

Evet Oğulcan mümkün
oldukça geleni geçeni,

dükkanın içine yönlendireceğiz,
tamam mı koçum?

Senin olayın bu.

Tamam olayım bu, anladım abi.

100 kere söylemen,
sen içeride kahveni iç.

Bak benim olaylarım bunlar.

İyi güzel, hadi yap şovunu hadi.

Hadi.

Merhaba, gelsenize.

Merhaba annesi misiniz?

Ablasıyım.

Al bakalım.

Teşekkür ederim.

Annesi gibi duruyorsun, kusura bakma.

Çok ayıp ya.

Merhaba.

Nerelisiniz ya?

Saçının boyasını sevdim.

Abla ne haber?

İnsan bir cevap verir ya.

Ay kızlar ben size söyleyeyim,
yani bu sezon muhteşem.

Kızlar ayakkabı bakalım mı?

Bak şurası yeni açılmış gibi.

Ya ayakkabı demişken geçen
o Asiye miydi neydi o?

Ayakkabısı çıkmıştı,
ne sefil bir kız o ya.

Yani.

Öyle galiba.

Hepsi sefil kızım, hepsi.

Ama en kötüsü hangisi biliyor musun?

En muzurları Oğulcan.

Ya bir de kendini komik
falan sanıyor, çok kötü.

Ay evet.

Ya bir şey diyeceğim.

Bu çocuk sana çok yılışıyor.

Nasıl dayanıyorsun tatlım?

Yani senin gibi havalı
bir kızın yanında.

O pısırık.

Ne bileyim tatlım.

Yani, komik güldürüyor beni.

Ben de gülüyorum yani.

Takılıyoruz öylesine.

Harika, öylesine olsa da
katlanılacak gibi değil.

Ama sen şu pamuk kalbin yüzünden,

kıramıyorsun o yüzden bozmuyorsun,
acıyorsun doğru söyle.

Fakir falan diye herhalde.

Ay ne bileyim.

Belki de öyle yani.

Siz çok fenasınız.

Neyse hadi, ayakkabı bakıyoruz.

Hadi bakalım.

Şişt inek, hadi oğlum
hareket, yap şovunu dedik.

Hadi ne boş duruyorsun, hadi.

Allah Allah.

Ya ben vazgeçtim.

Size bir cheesecake ısmarlayayım mı?

Çok canım çekti, hadi ne olur.

-Hadi.
-Ay çok iyi ya.

Asiye!

Asiye iyi misin?

Korkma Ömer daha iyiyim.

Aklım gitti ya.

Doruk hastanedeyiz deyince
nasıl geldiğimi hatırlamıyorum.

Ne dediler, neyi varmış?

Merak etme, tüm tahlilleri yapıldı.

Önemli bir şey görünmüyor dedi doktor.

Ufak bir soğuk algınlığıymış sadece.

Serum iyi geldi, iyiyim.

Ama yine de bu hale
gelmemeliydin Asiye.

Kendine daha iyi bakman gerekiyor.

Bak doktor da söyledi, sen de duydun.

Madem Asiye kendine dikkat etmiyor.

Sen de ona biraz
yardımcı olmalısın Ömer.

Yani ufacık bir soğuk algınlığında
bu hale geliyorsa,

direnci çok düşük demek ki, böyle olmaz.

Bence abartıyorsunuz ya, yok bir şeyim.

Prensesim biz abinle iki dakika
şu çıkış formlarını halledelim.

Sen de ablanın başında
bekle iki dakika, olur mu?

Tamam olur.

İçeride Asiye'nin yanında konuşmak
istemedim ben Ömer ama.

Kardeşinle böyle mi
ilgileniyorsun gerçekten?

Asiye'nin vücudunda
gram vitamin yok ya.

Bünyesi bitik halde.

Doktor mu söyledi bunu?

Evet.

Doktor serum takmadan önce
tahlillerini yapıp kan değerlerine baktı.

O söyledi tabi ki.

Ayrıca, şu anki basit bir soğuk
algınlığından daha da fazlası.

İçerde Asiye üzülmesin diye söylemedim.

Zatürre başlangıcı
olabilir diyorlar doktorlar.

Peki, nasıl iyileşiyormuş bu?

İyi bakılıp sıcak tutulması.

Sağlıklı yiyecekler yemesi gerekli dedi.

Anladım, gerisini ben hallederim.

Emin misin Ömer?

Bak eğer ben ilgilenemiyorum dersen,

ben elimden gelen her şeyi yaparım.

Destek olabilirim size.

Yani babanın parasıyla olmaz
demeyeceksin, şu anda değil mi?

Maalesef ki Akif Atakul düşmanlığının
pek sırası değil sanki ha?

Doruk gerek yok.

Sağ ol.

Ömer.

Bak birazdan alması gereken vitaminler
için, paraya ihtiyacın olacak.

Lütfen kabul et bunu.

Ben bir yolunu bulur,
kardeşlerime bakarım.

Sağ ol yine de.

Gel.

Dikkat et.

Daha iyisin değil mi?

İyiyim iyiyim.

Çok teşekkür ederim her şey
için, sana da çok zahmet oldu.

Asiye ne zahmeti ya, böyle
saçma şeyler söyleme ne olur.

Ne zaman ne ihtiyacınız olursa,

buradayım ben.

Çok sağ ol.

Hoşça kal prenses.

Görüşürüz Doruk abi.

Görüşürüz.

Görüşürüz.

Siz kavgalı mısınız?

Yok.

Emin misin?

Ban bir gerginmişsiniz gibi geldi.

Yok bir şey ya.

Hadi siz içeri geçin ben de
yiyecek bir şeyler alıyım.

Paramız var mı ki?

Halledeceğim ben.

Hadi girin içeri siz.

Al.

Bu parayla ne alınır ki?

Al yenge.

Bunlar da kuyruk yağı
hayvanlar yesin, yazıktır.

Valla geçen sefer kemikleri görünce
hayvanlar o kadar çok sevindi ki.

Çok sağ ol Osman, çok.

Siz de sağ olun.

Buyur oğlum ne istemiştin?

Şey.

Ben dışarıda konuşurken duydum da.

Hayvanlar için kemik veriyormuşsunuz.

Evet, kemik, ilik, kuyruk yağı, ciğer.

Müşteriden artan ne varsa
valla hepsini veriyorum.

Yazık günah o sokak hayvanlarına.

Ben de alabilir miyim?

Tabi oğlum olacaktı,
dur vereyim sana.

Al oğlum.

Sağ ol abi.

Kolay gelsin.

Sen de sağ ol.

Abi, alev azaldı gibi,
kömür bitiyor sanırım.

Ben şimdi çıkar bakarım hemen.

Çöpte yakacak bir şey bulurum.

Ama dünkü gibi soğuk değil içerisi.

İkna etmişsin sonunda
pencereyi, açılmıyor artık.

Ay çok güzel kokuyor bu arada bu ya.

Ne çorbası bu?

Annem hastayken yapıyordu ya bize, o.

Tarif defterinde vardı.

Ha, her derde deva, et suyu çorbası ha.

Ay tadı da aynı anneminki gibi olmuş,
çok güzel ellerine sağlık.

Gerçekten çok güzel olmuş abi.

Kasaptan alışveriş yapmaya
paramız yetti demek yani.

Sevindim.

Yetti yetti.

Ben bir hava alıyım.

Siz yiyin.

Sen niye yemiyorsun?

Yok ben yedim, siz yiyin.

Ya şu pencere de bir türlü kapanmıyor ya,
çok kötü soğuk oluyor bir de.

Hasta olacağız diye korkuyorum.

Ablacığım, ben öğlen yemiştim ya,
hâlâ acıkmadım da.

İstersen benim makarnamı da
sen ye olur mu?

Sen gerçekten toksun değil mi?

İdare ederim Ömer, merak etme.

Ya spor ayakkabımın kenarlarındaki
dikişler kopmuş hep de, tabanı düşüyor.

Asiye dün okulda bayıldı Ömer.

Ne bayılması oğlum, ne diyorsun sen?

Korkma çok önemli bir şeyi yok dediler.

Açlıktanmış sanırım.

Ben Asiye'nin yanında konuşmak
istemedim Ömer ama.

Kardeşinle böyle mi
ilgileniyorsun gerçekten?

Asiye'nin vücudunda
gram vitamin yok ya.

Bünyesi bitik halde.

Ne yapıyorum ben, ne yapıyorum?

Yardım edemiyorum,
kardeşlerime bakamıyorum.

Allah benim belamı versin.

Allah benim belamı versin.

Özür dilerim abi, başaramadım.

Başaramadım abi.

Çalıştım ama olmuyor.

Olmuyor abi senin gibi olamıyorum.

Asiye açlıktan bayılmış.

Keşke canımı alsalar da
duymasaydım bunu.

Ben nasıl bakacağım?

Artık yok.

Bitti.

Kardeşlerime çok iyi bakacağım artık.

Çok iyi bakacağım abi.

Herkes görecek.

Herkes görecek.

Abi, gençten bir çocuk
seninle konuşmak istiyor.

Geçende de galmişti.

Al.

Teklifin hâlâ geçerli mi?

Şartlarımı kabul edersen, evet.

Neymiş şartların?

Burada gördüklerin, burada
duydukların burada kalır.

Dışarı çıkmaz.

Asla başkasına anlatılmaz.

Söz dinleyeceksin.

Az konuşacaksın.

Konuştun mu asla yalan söylemeyeceksin.

Bunları yaptığın sürece,
iyi bir ekip oluruz.

Sen de iyi para kazanırsın.

Olay bu.

Kabul.

Güzel.

Çok şanslı bir çocuksun.

Bu akşam ufak bir işimi var.

Sen de istersen arkadaşlara katıl.

İlk mesaine başlamış olursun.

Ne dersin?

Nereye gidiyoruz?

Ne dedi patron?

Az konuşacaksın dedi değil mi?

Daha kapının önüne çıkar çıkmaz
unutursan bunları olmaz ama.

Bin hadi bin, atla.

Kızım ne yemek istersin?

Yoğurtlu makarna mı, salçalı makarna mı
diye soruyorsun herhalde.

Doğru soru bu çünkü.

Evet, soru sormakla hata ettim.

Haklısın.

Çok haklısın.

Valla anne ben laf sokmamak
için çok çabalıyorum, gerçekten.

Ama olmuyor.

Ya hadi tamam anladık.

Resul ile her şeyi mahvettin, okay.

Ama yani, işten neden
ayrılıyorsun sen ya?

Sen daha iyi bir iş
bulabileceğini mi düşünüyorsun?

Düşünmüyor musun bunları?

Kızım düşünmez olur muyum hiç?

Yani ben inan senden on kat
daha fazla detay düşünüyorum.

Ama bana hiç güvenmeyen bir adamla,
daha fazla ilerlemek istemedim.

Ne olur sen de beni anla bir zahmet ya.

Benim hayatım seni anlayıp,

sebep olduğun şu sefalete
katlanmakla geçti zaten.

Problem yok.

Sen bekle bizi burada.

Ne yaptınız içerde?

Yok yok, bu anlamayacak belli oldu.

Biz sana patronun dediklerini
yazarak mı verelim ha?

Ne dedi patron?

Soru yok.

Anlamadın mı?

Tamam tek bir soru soruyorum.

Dövdünüz mü adamı?

Camdan bakarken gördüm ben seni.

Dövdük mü sence?

Dövseydik o halde mi olurdu?

Korkuttuk biraz ya.

Ödemesini vaktinde versin,
geciktirmesin diye azıcık korkuttuk.

Dokunmadık adama gördün.

Neyse al bakalım, ilk siftahın.

Al al.

Ben bir şey yapmadım ki.

Eyvallah.

Akif.

Yemeğe oturmadınız değil mi?

Oturmadık de.

Oturdunuz mu yemeğe, oturmayın ne olur.

Oturmamış olun, oturdunuz mu?

Pardon anlamadım.

Anlaşılmayacak bir şey yok
Suzan, pizza aldım işte.

Siz şimdi bugün hazırladığın yemekleri
sen, dolaba koy yarın ısıtır yersiniz.

Hadi pizza yiyelim

Bu ne rahatlık ya Akif?

Şaka mı yapıyorsun sen?

Hayır efendim niye şaka yapıyım?

Sen severdin pizzayı.

İşte en sevdiğinden aldım.

Sosisli, zeytinli, mısırlı.

Ya Suzan'ım yapma Allah aşkına.

Aç şu kapılarını.

Şu gönlünün kapılarını
aç kurban olduğum.

Deli kız, aç şu kapıyı ya.

Aç Allah aşkına bak aramızda kalsın,

ben her gece artık Kaan ile göz göze
yemek yemekten bir garip oldum ha.

Vallahi geldiler bana ya.

Ayrıca da abartma o kadar,
bir pizza yiyeceğiz neymiş ki yani?

Hadi çok soğuk, dışarısı çok soğuk.

Donacaksın kapıda kaldın gel.

Hadi gel, gel kız.

Oh oh oh oh!

Gel gel.

Hadi.

Pardon.

Şaka mı bu?

Sizin ailede de bu genetik galiba.

Beni ilk gören hemen bir
şaka mı buyu yapıştırıyor.

Hayır çocuğum şaka filan değil.

Bildiğin saf bir gerçek.

Gerçekten Akif Atakul, buyurun.

Onu görüyorum.

Karşımdasın şu an, farkındayım.

Ne işi var bunun?

Annene kızma.

O beni içeri almadı, ben kendim girdim.

Girme.

Sen hayatımızı mahvettin ya.

Her şey senin yüzünden oldu.

Bizden uzak duruyorsun.

Çık dışarı, git!

O iş öyle olmuyor işte.

Ben annenden ne uzak durabiliyorum,
ne de ayrı kalabiliyorum.

Nebahat'le denedik,
tecrübeyle sabit, olmuyor.

Bu sefer kalbimin sesini dinleyeceğim.

Kaçmadan, göçmeden.

Ne hissediyorsam onu yaşayacağım.

İstediğim gibi görüşeceğim.

Hadi, hadi soğutmayın
pizzaları ya, hadi buyurun.

Siz ikiniz birbirinize layıksınız ha.

Ben yanlış anlamışım.

Çok yakışıyorsunuz.

Doğru söylüyor çocuk.

Çok yakışıyoruz.

Ömer, kömür mü aldın?

Abi bunlar ne?

Küçük prensesimle büyük
prensesime alışveriş yaptım.

Yaşasın!

Ömer harbiden sen neler aldın ya böyle?

Valla makarna, un, süt, her şey aldım.

Bir de nerede?

Fıstığıma çikolata aldım.

İyi de nasıl aldın ki bunları?

Bu kadar şeyi nasıl ödedin?

İşe başladım Asiye.

Nasıl bir iş bu Ömer, hemen
ilk günden sana para mı verdiler?

Ya bir süpermarkette
dağıtım görevlisi oldum da.

Orada çalışanlara erzak veriyorlardı.

Oradan bunlar.

Çok mutlu oldum Ömer ya.

Sonunda herhalde bizim de
karşımıza iyi insanlar çıktı ha.

Ay şükürler olsun.

[Jenerik Müziği]