All language subtitles for VEED-subtitles_Yasak Elma Dizisi 4 Bölüm - FOX

Bu dizinin detaylı alt yazısı
FOX TV tarafından...

...Sesli Betimleme Derneğine
yaptırılmıştır.

www.sebeder.org

(Müzik - Jenerik)

(Müzik - Jenerik)

(Müzik devam ediyor)

(Araba sesi)

(Kapı kapanma sesi)
(Alihan) Zeynep!

(Alihan) Buraya gel.

İyi, koş.

Oralarda seni bir başına bırakmış
adamı çıkarmaya koş.

Ya koşarım, koşmam, size ne?

(Korna sesi)

Yerinde olsam yanındayken başka
kadınlara asılmayan bir sevgili bulurdum.

Sevgili mi? Ya ne sevgilisi?

Ya Emir benim çocukluk arkadaşım.

Gerçekten mi?

(Korna sesi)

(Müzik)

Doğru yere bakıyorsun.

Senin hediyen.

Heyecanlandın mı?

Yok, niye heyecanlanayım ki?

(Müzik)

(Müzik)

Emin misin?

(Müzik)

Hadi o eğlenceli arkadaşını
çıkarmaya gidelim ha.

(Müzik)

(Müzik)

(Müzik - Aksiyon)

Efendim, iyi misiniz?

-İsterseniz ben yarın yine--
-(Halit) Gerek kalmadı Sıtkı!

Baba çok sağ ol ya.
Vallahi büyük adamsın.

Vallahi büyük adam.

(Müzik)

Alihan Bey, tekrardan
çok teşekkür ederiz.

Zeynep'e dua et, gerçekten.

(Alihan) Bir erkek yanındaki kadına nasıl
sahip çıkar, bir an önce de öğren.

Ya ben de anlamadım ki abiciğim ya.
Bir anda adam böyle tepeme bindi.

Ben olanları en başından beri gördüm,
merak etme.

Ucuz atlattın, onu bil yeter.

Ne geceydi ama değil mi ya?
Bayağı macera oldu yani bugün.

Nasıl geldin öyle bir anda?

(Müzik)

Üzüntüden ne dediğini, ne yaptığını
bilmiyor tabii. Kusura bakmayın.

Bayağı sarsılmış.

Evet.

(Şarkı mırıldanma sesi)

(Boğaz temizleme sesi)

(Müzik)
(Şarkı mırıldanma sesi)

(Üst üste konuşmalar)

(Zeynep) Sonra soracağım
sana bunun hesabını.

Ya korkma be. Herif biraz sinirli
falan ama bayağı sevdi beni.

Hı, sevdi. Çok sevdi,
bayıldı sana hatta.

-Ya beni sevmeyen ölsün ya.
-Ay Emir git, uzun bir süre gelme ya.

Geleyim be.

Aman iyi, gel, de bari birazcık ara ver.

Hı, tamam. Çok özlüyorum ben seni.
Gel buraya.

(Zeynep) Emir, Emir... İndir beni.

Hadi görüşürüz.

(Müzik - Hareketli)

(Müzik - Hareketli)

(Kapı kapanma sesi)

(Araba sesi)

Alihan Bey, tekrardan
çok özür dilerim.

Hangi birine?

Ya hem kendi adıma hem de--

O zibidi adına özür dileyeceğine onunla
olan arkadaşlığını sorgula Zeynep.

Çok ciddiyim.

Ay ben kırk yıllık arkadaşımı
niye sorgulayayım canım?

Ben onu öyle olduğu gibi kabul et...

Tamam. Tamam, sustum.

Özür dilerim.

-İyi geceler.
-İyi geceler.

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Müzik)

(Kapı kapanma sesi)

(Araba sesi)

(Müzik - Gerilim)

(Kapı kapanma sesi)

(Müzik - Gerilim)

(Araba sesi)

Abla kusura bakma, geciktim.

Ne diyeyim? Geçmiş olsun mu,
hayırlı olsun mu?

Hiçbir şey deme Caner.

(Müzik - Gerilim)

(Kapı kapanma sesi)

Ay olur mu öyle şey?

Ya müşteri bizim velinimetimizdir.

Tamam, tamam, siz gelin. Ben bilâ-bedel
o kirpikleri değiştireceğim.

Tamam. Tamam. Hoşça kalın.

Sıla! Sıla, kız!

Sen müşterinin kirpiklerini
neyle yapıştırdın?

Ertesi gün hepsi dökülüvermiş.

Git bize iki kahve yap.

-Sana bir haberim var.
-Ne?

Halit...

...dün gece kapıya geldi.
-Ne? Şaka yapıyorsun.

Ya öyle havalara uçacak
kadar bir şey yok.

-Ya konuştuk sadece.
-Ee, tamam, ne konuştun, onu anlat.

Ben söyleyeceğim her şeyi söyledim.
Bundan sonrası Allah'a kalmış.

Artık bekleyip göreceğiz.

Ya Allah'ım, bir tane moral alkışı ya.
Bu kadar uğraştık, bir şeye değsin bari.

Bu arada ben düşündüm, böyle
boş boş bekleyerek olmayacak.

Eski işime geri döneceğim. Zaten
Zeynep de kıllanıyor, para da yok.

Aferin kız, iyi düşünmüşsün vallahi.

Hem bu bekleme sürecinde
böyle darlanmamış olursun.

İyi olmuş. Aha bak buraya yazıyorum
sana, gene gelecek. Bak görürsün.

Kız, biz bu döneme nadasa bırakılmış
aşk mevsimi adını verelim mi ha?

İç de fallaşalım.

(Müzik)

Ne kadar dağınık bir masa bu ya.

Alihan Bey, görmedim geldiğinizi.

Bir şey mi istemiştiniz?

Diyorum ki ne kadar dağınık bir
masan var.

-Dağınık mı?
-Evet, dağınık.

Baksana kaktüs de dâhil olmak
üzere ne arıyorsan var maşallah.

Oyuncakçı dükkânı gibi.

Ha, onlar şey için,
radyasyonu azaltmak için.

Hmm.

Anladım.

Sizin de kullanmanızı tavsiye ederim.

Radyasyon?

Anladım.

(Müzik)

-Aa!
-Çiçek.

Yıldız, nasılsın?

İyiyim. Sen nasılsın?

Ben de iyiyim, özledik seni.
Nerelerdesin?

Ya ben de çok özledim. Mahmut Bey'e
bakmaya geldim aslında.

-Buralarda mı?
-Evet, burada olacaktı.

Aynen, bak burada.

Tamam, ben bir gideyim, konuşayım onunla.

-Tamam.
-Tamam.

Ee Mahmut Bey.

-Merhaba, nasılsınız?
-Merhaba Yıldız. Hoş geldin.

Ben iyiyim, sağ ol da sen nasılsın?
Nasıl gidiyor Ender Hanımlarla?

Hayırdır? Ters giden bir şey mi var?

Şey... Ben aslında size şey diyecektim.

Eğer sizin için de uygunsa ben
eski işime geri dönebilir miyim?

Vallahi doğru zamanlama mı desem yoksa
çok mu şanslısın bilemedim.

Üç gün önce karşılamadaki kızlardan bir
tanesi hiç haber vermeden çekip gitmiş.

-Öyle mi?
-Öyle de...

...sen neden ayrıldın, onu bir anlat
bana istersen.

Ya yapamadım diyelim,
olmadı yani.

Bu tip insanlara kafede hizmet etmek
ayrıdır, evde hizmet etmek ayrıdır.

Neyse, her işte bir hayır vardır.

Aynen öyle, doğru söylüyorsunuz.

Ee, ben o zaman ne yapayım?
Ne zaman başlayabilirim?

-Yarın gel, hemen başla.
-Tamam.

Ben Çiçek'le konuşup
shiftlerinizi ayarlarım.

-Tamam, süper. Çok teşekkürler.
-Hayırlı olsun.

Sağ olun.

Çiçek, konuştum Mahmut Bey'le,
yarın başlıyorum.

-Gerçekten mi?
-Evet evet.

-Çok sevindim.
-Ben de.

Hadi görüşürüz yarın o
zaman, gideyim ben.

Tamam, görüşürüz. Hoşça kal.

Evet, bu arada medya ve reklam bütçesi
dosyası gelmedi bana hâlâ.

Ona göre, tamam?

-(Kadın) Tamam, hemen gönderiyorum.
-Hazırlansın. Hadi görüşürüz.

(Ayak sesi)

-Buyurun efendim, afiyet olsun.
-Sağ olun.

(Müzik)

(Yıldız dış ses) Ben sizinle
başlarda mutlu olsam da...

...her zaman aklımın bir köşesinde bu
ilişkinin bir yere gitmeyeceği olacak.

Bir zaman sonra...

...insanların biriktirdikleri
ağırlaştırır, yük olur.

Ben ne kendime ne de size bunu yapamam.

Lütfen beni anlayın.

(Müzik - Aksiyon)

(Telefon zili sesi)

-Efendim Zehra.
-Babacığım...

...nasılsın? Merak ettim seni.

-(Zehra ses) Bitti mi duruşma?
-Bitti.

-Yani?
-Boşandım Zehra.

Hayırlısı olsun babacığım.

Senin kimseye ihtiyacın yok. Biz varız.

Kapat Zehra kapat, şu anda
uygun değilim.

Tamam babacığım.

Ha ha, senden kurtulduk işte Ender Hanım.

Oh, ne de güzel kurtulduk.

(Müzik - Aksiyon)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Tuş sesleri)

(Mesaj zili sesi)

(Ender dış ses) Seni çok özledim.
Lütfen bir saat yüzünü göreyim.

(Müzik - Duygusal)

(Mesaj zili sesi)

(Erim dış ses) Tamam
ama sadece bir saat.

(Erim dış ses) Bugün okul yarım gün,
çıkışta okulun oradaki kafede buluşalım.

(Müzik - Duygusal)

Çula çaputa dünyaları yatırmış, aptal!

(Müzik)

Fena da yapmamış aslında ya.

(Ortam sesi)

(Müzik)

Oğlum.

(Müzik)

Erimciğim...

Çok özledim seni. Burnumda tüttün hep.

Gelsene.

(Müzik)

Ne içersin, portakal suyu,
sıcak çikolata?

Bir şey istemiyorum anne.

(Telefon zili sesi)

-Efendim İrfan.
-(İrfan ses) Sıtkı abi...

...Erim Bey okulun karşısındaki kafede
Ender Hanım'la buluştu.

-Haber vereyim istedim.
-Tamam kardeşim, sağ ol.

Nasılsın?

İyiyim. Yani...

Sen?

Anneciğin daha iyi olacak, merak etme.

Yani seni daha fazla görsem
daha iyi olacağım ama...

(Boğaz temizleme sesi)

Erim, benim seni görmem çok önemliydi.

Biz bugün babanla resmen boşandık.

Bunu benden duymanı istedim.

Ne fark eder anne?

Sen evden gittikten sonra boşandınız
zaten benim için.

Erim, ben o evde olmayabilirim
artık ama...

...ben her an seni düşünüyorum.
-Beni mi düşünüyorsun?

Beni düşünseydin gitmezdin anne.

Ya veda etmedin, giderken bir
şey bile söylemedin anne.

Bir gün sana kendimi affettireceğim.

-Beni bir gün anlayacaksın.
-Bir gün değil, şimdi anlamak istiyorum.

(Ender) Erim...

...sen benim bu hayattaki
en kıymetli varlığımsın.

Bunun önüne hiç kimse geçemeyecek.

Hiç kimse bunu değiştiremeyecek.

Şimdilik bunu bi...

...bil yeter, tamam?

(Müzik)

(Müzik - Duygusal)

Bir şey yemedin, hiçbir şey içmedin.

Bak okuldan geldin, açsındır,
bir şey söyleyeyim ben.

Bir bakar mısınız?

Biz bir menü alabilir miyiz?

(Kapı vurma sesi)
Gel.

(Kapı açılma sesi)

Gel Sıtkı, gel.

(Kapı kapanma sesi)

-Efendim, İrfan aradı.
-Ee, ne dedi?

Erim okul yakınlarında Ender Hanım'la
buluşmuş. Getireyim ister misiniz?

Gerek yok.

Gençleri sıkboğaz etmenin anlamı yok.

Kendilerini özgür hissederlerse
bir şey saklamazlar.

Bırakalım, Erim de
kendini özgür hissetsin.

Peki efendim, siz nasıl isterseniz.

(Kapı kapanma sesi)

Lila ile Zehra nasıl?

İyi, çok mu özledin anne?

Erimciğim, biz yıllarca
aynı evde yaşadık.

Kaldı ki onlar senin ablaların.

Merak ediyorum tabii ki.

Anne biliyor musun...

...sen evden ayrıldıktan sonra
adın hiç geçmedi.

Birbirimize aynı değeri
vermemişiz demek ki.

Ne acı.

Neyse, güzel şeylerden bahsedelim.

Bir gitar alacaktın...

...ne oldu o, nasıl
gidiyor müzik işleri?

Ya boş ver anne, ne yapacaksın şimdi onu?

Hem bir ay geçti onun üzerinden.

Yani merak ediyorum. Yok mu resmi?
Göstersene.

(Müzik)

Çok güzel.

Hayal ettim de seni
böyle elinde gitarla.

Çok yakışacak.

Konserler falan.

(Müzik)

(Sessizlik)

(Müzik)

Alihan Bey, şunları
imzalamanız gerekiyor.

(Alihan) Çiçekçiliğe mi başladın Zeynep?

-Sevdiniz mi?
-Yok, sevmedim.

Ben sevdiniz diye öğle
yemeğinde gidip almıştım.

Patronum radyasyona maruz
kalmasın dedin yani, öyle mi?

Yok, tam olarak öyle değil.

Ya acaba dedim, bilgisayar başında fazla
kalmak sizi olumsuz mu etkiliyor?

O yüzden...

Cesaretine hayranım.

-Ama şansını zorlama.
-Hı hı.

Ben alayım onu.

Bırak yerinde kalsın.

(Müzik)

Uff.

Ablacığım, ne olur şöyle
Behlül'ün düğününe çağırılmış…

...Bihter gibi oturma,
gözünü seveyim ya.

Ne yapayım Caner ha, ne yapayım?
Bana söyler misin?

Böyle zil takıp oynayayım mı?

Oğlumu bile kafe köşelerinde
anca yarım saat görebiliyorum.

Sabır ablacığım, sabır biraz.

Ay ne sabrı Caner ya, ne sabrı ya?

Zengin bir dul olabilecekken
beş kuruşsuz kaldım.

Halit'ten beş kuruş para almadan elim
kolum boş boşanıyorum, o kadar.

Şimdi hakkımda bin tane dedikodu
çıkacak, herkes konuşacak.

Deli olacağım, Allah'ım.

Ablacığım...

...sana ağlaman için verilen mendillerle
halay çekeceksin diyorum, gör bak.

Ay delirtme beni Caner ya.
Delirtme beni!

Nasıl olacak bana söyler misin ha?
Nasıl olacak?

Halit'ten tırtıkladığın üç beş
kuruşla mı olacak bütün bunlar?

Bize para lazım, para.
Duydun mu beni? Para!

(Müzik)

Ne?

Yüzüğüm?

Asla! Delirdin mi sen ya?

Evden çıkarken elimde olmasa
bu da Halit'e kalacaktı.

-Hayatta vermem.
-Aman, vermezsen verme.

Biz de evde altı karat, tektaş
pırlanta yüzükle soğan ekmek yeriz.

Ya ablacığım, ben sana bunun aynısının
çakmasını alırım diyorum ya.

Ortalıkta gözükmek zorundasın.

Eski gücünü göstermezsen
işte o zaman tamamen bitersin.

Ne yapacağız? Yüzüğü satacağız,
paralarını da gezmelerde yiyeceğiz.

Tam Canerlik.

Abla, ben öyle mi diyorum ya? Buna
geleceğe yatırım olarak bakmalısın.

Kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez.

Ay abla, amma drama yaptın ha.
Gören de yüzüğü doğurdun sanacak.

Alt tarafı yüksek
basınç ve ısı altında...

...kristalleştirilmiş saf karbon.
Nedir yani?

(İç çekme sesi)

İyi.

-Satalım o zaman.
-Ha şöyle. Ha şöyle ya.

Ne demişler? Arkanda bir şey
bırakmadan bir yere varamazsın.

Yeter ki...

...arkanda bıraktıkların vardığın yerde
bulacaklara değsin.

Ya gelirken internetten okudum işte.

Neyse, yüzük işini yarın hallederiz.
Bu akşam kulübe gidiyoruz.

-Ayy, hiç havamda değilim Caner.
-Gir ablacığım, gir bir zahmet lütfen.

Daha Halit'ten kopardığın milyonları
kutluyor gibi yapacağız.

Akşam Mert'in partisi var,
hadi kalk, hazırlan.

Ee hadi, hâlâ oturuyorsun.
Kalk, kalk hadi.

Kalk, kalk, güzel bir şeyler giy üstüne.
Şöyle neşelen, canlan biraz hadi.

(Caner) Hadi.

Hadi göreyim seni güzel ablam benim.

(Müzik)

(Televizyondan gelen sesler)

Konuştun mu kafeyle, ne yaptın?

-Hı, yarın başlıyorum.
-Aman iyi, çok şükür.

Bak, kapıya gelen giden de yok,
adam da herhâlde anladı artık.

Hı, çok şükür.

Tabii kızım.

Her kuşun eti yenmez, gitsin kendine
başka oyuncak bulsun artık.

Yani ayrıca o adam için sıraya
girecek bir sürü kadın vardır...

...o çoktan unutmuştur seni.

Ya ne diyorsun sen Zeynep ya?

-Ay amma uzattın.
-Ya ne dedim ben şimdi ya?

-Ya bayılıyorsun abartmaya her şeyi.
-Yıldız, ben neyi abarttım acaba şu an?

Ya ne olur yani bir kere de olumlu
konuşsan?

Ya ben daha olumlu ne
söyleyebilirim ki?

Adamdan zarar görmeden kurtuldun işte.
Sen daha ne istiyorsun?

Ay tamam.

Nereye ya?

Odama gidiyorum.

Ay iyi, git Yıldız.

Sofrayı da ben toplarım zaten.

(Yıldız) Sen kurdun, sen kaldır.

(Sessizlik)

Ben gidiyorum, ödevlerimi yapacağım.

Tamam oğlum. Ben de birazdan
kalkacağım, uğrarım sana.

-Tamam, afiyet olsun.
-Sana da.

Ee, Zehra.

Söyle.

Neyi babacığım?

Deminden beri kıvranıp duruyorsun.

Sorunu sor da rahatla.

Hadi ben de kaçtım, yarın erken
kalkacağım.

-İyi geceler kızım.
-İyi geceler.

Hadi.

Bir şey diyecektim babacığım ben.

-Ee, şimdi Ender gitti ya.
-Hı?

Ee, bir sürü eşyası kaldı.

Hı?

Yani yazık, günah.

Hele ki o mücevherler.

Bir davet olduğu zaman konuşuruz bunu.

Şimdi konuşmanın anlamı yok.

Haklısın babacığım, çok haklısın, ben
densizlik ettim, kusura bakma.

Ben arkadaşlarımla dışarı çıkacağım da
acaba dedim belki...

Şoförsüz gitmiyorsun.

Tamam babacığım.

(Müzik - Gerilim)

(Kapı vurma sesi)

Ben geldim.

Hoş geldin.

Ne haber oğlum?

Ahh!

Oğlumla şöyle baş başa bir sohbet
edeyim dedim.

İyi yapmışsın.

Bugün boşanma davamız vardı.

Merak ettim seni.

-İyi misin?
-İyiyim ben.

Yani hazırlamıştım zaten kendimi,
pek bir şey değişmedi.

Aslan oğlum benim.

Ee, neler yaptın bugün?

Hiç.

Okula gittim, geldim.

Öyle.

-Başka bir şey yok yani?
-Yoo.

Güzel.

O zaman ders çalışmaya devam.

Hadi bakalım, iyi geceler.

(Halit) Ohh.

Baba.

Efendim.

Ben bugün annemle buluştum.

Öyle mi?

Yani sana daha önce söyleyecektim ama
korktum kızarsın diye.

Olur mu öyle şey oğlum? Niye
kızayım sana?

Sen neyin doğru, neyin yanlış olduğunu
bilecek kadar akıllı bir çocuksun.

Sana bir taraf seç diyemem ki.

Annen senin o, elbette göreceksin anneni.

Madem annen bizimle olmayı istemedi...

...kararına saygı duymak gerek. Değil mi?

Baba.

Sen anneme bir gün bile kötü söz
söylemedin.

Ya da taraf tutmam için beni zorlamadın.

Ne bileyim, sıkıştırmadın.

Ee, baba olmak böyle bir şey evlat.

Sen muhteşem bir babasın.

Sen de iyi bir evlatsın.

-Hadi bakalım, iyi geceler.
-İyi geceler.

(Müzik - Hareketli)

Ay nasıl kızdım anlatamam Alihan.

Hayır yani, siz kimsiniz?

Ben yıllardır Paris'e gidiyorum.

Ve siz beni kapıda bekletiyorsunuz.

Cinlerim tepeme geldi resmen.

Atlatması zor olmuştur.

Biliyor musun? Ben de senin gibiyim,
taktım mı takıyorum.

Benziyoruz yani?

Aşırı benziyoruz.

Ben senin kız versiyonunum.

Ben de hep kız versiyonum olsa nasıl
olurdu diye merak ederdim biliyor musun?

Bana bakman yeterli.

Seninle ben power couple oluruz resmen.

Toplum buna hazır değil ama.

(Müzik - Hareketli)

(Lal) Müsaade eder misin canım?

Ne haber aşkım?

(Müzik - Hareketli)

(Sokak ortam sesi)

İyi akşamlar çocuklar.

Merhabalar.

(Müzik - Hareketli)

Ablacığım, sen tabii yalı davetlerine
alışık olduğun için gece hayatını unuttun.

Aramıza hoş geldin.

Ben birazdan geliyorum.

Nereye?

Bak, Alihan burada. Yanına gideyim de...

...burada olduğum çabuk duyulsun.

Aman, git git.

Bu herifte de ne buluyorlar
anlamıyorum ya.

İnsansı robot gibi bir adam.

Hemen geliyorum.

Alihancığım.

Ender, hoş geldin. Buralara gelir miydin?

Arada bir değişiklik yapmak iyi oluyor.

(Alihan) Öyle.

-Gördüm de bir merhaba diyeyim dedim.
-İyi yaptın. Ne içersin?

-Efendim.
-Ne içersin?

Ee, şampanya.

(Müzik - Hareketli)

Teşekkürler.

O zaman başarıya.

Bence benim özgürlüğüme.

(Alihan) Olsun.

Ne haber Alihan?

Nasılsın Zehra? Hoş geldin.

Hoş bulduk. Vallahi Ender'i gördüm
daha iyi oldum.

Ya Enderciğim, sen takılır mıydın
buralara?

Zehracığım, ne güzel tesadüf
oldu değil mi?

Çok doğru söylüyorsun, ben böyle
yerlere hiç alışık değilim.

Ama popüler mekânları da görmek lazım.

(Müzik - Hareketli)

Hanımlar, izninizle.

Ee, artık eskisi gibi seni davetlere
çağırmıyorlar mı yoksa?

Yapma Zehracığım ya.

Benim kurduğum dostlukların...

...soyadımla hiçbir alakası
olmadığını en iyi sen bilirsin.

İnşallah senin için de öyle
olur bir gün. Umarım.

Beni güldürme Enderciğim, beni güldürme.

Zaten öyle.

Gülmek sana çok yakışıyor biliyor musun?

-Görüşürüz tatlım.
-Hiç sanmıyorum.

(Düşme sesi)

(Üst üste konuşmalar)

Aa!

(Alihan) Bırakın. Bırakın, bırakın,
bırakın.

-(Alihan) İyi misin?
-İyiyim, iyiyim.

Canım, nasılsın? Bak, yine içkiyi
çok fazla kaçırdın ama.

Benim evden ayrılmam sana hiç iyi gelmedi.
Ben varken hiç böyle dağıtmıyordun.

(Ender) Neyse, çok geçmiş olsun.

Eve bırakmamı ister misin?

Yok. Şoförüm var benim.

-İyisin değil mi?
-İyiyim, iyiyim. Çok iyiyim.

-Ben de çıkacağım.
-Görüşürüz.

(Müzik - Hareketli)

(Sokak ortam sesi)

Merhaba çocuklar.

(Erkek) Ender Hanım, boşanmanızı mı
kutluyorsunuz?

Bir arkadaşımın doğum günü için
buradaydım. Bugüne denk geldi.

-(Erkek) Moraliniz nasıl?
-Çok iyi.

Yalnız içeride üvey kızımın başına çok
kötü bir hadise geldi, ona üzüldüm biraz.

(Erkek) Ne oldu?

(Ender) Neyse. İyi akşamlar çocuklar.

(Erkek 2) Bir açıklama bekliyoruz.
Dedikodular doğru mu?

(Erkek 3) Buradayız efendim, Alihan Bey.

(Erkek 4) Lal Hanım, evlilik ne zaman?

Merak etmeyin arkadaşlar, çok yakında.

(Deklanşör sesi)

(Erkek 3) Lal Hanım, buradayım, buradayım.

-Teşekkür ederim.
-(Erkek 4) Biz teşekkür ederiz.

(Müzik - Hareketli)

Ay abla, ne kadınsın sen. Senden
korkulur vallahi.

Nasıl düşürdün o Zehra'yı öyle,
helal olsun.

(Gülme sesi)

Ee, öyle karşıma geçip ahkâm keserse...

...ben de böyle adamın fişini çekerim.

Ama ben de bir alkışı hak ettim.

(Caner) Nasıl yakaladım düşüşünü şak diye!

Ay evet ya. Göstersene, çok
merak ediyorum.

Göstereyim.

Ayy! Çok fena.

Bana bak, Cüneyt'e yollasana,
haber yapsın.

Hatta başlık da şey olsun.

"Ender'i çekemedi, halat koptu."

(Gülme sesi)

Ay Caner, çok alemsin ya.

-Yolluyorum hemen.
-Yolla, yolla.

(Yıldız) Ayy, radara yakalanacağız şimdi.

Oo, kızlar.

Nereye böyle?

Kabotaj bayramını kutlamaya.

İşe gidiyoruz Gülsüm abla.

-Aa, kız, sen işe başladın mı?
-(Yıldız) Hı hı.

Ay, maşallah maşallah diyelim.

(Gülsüm) Zeynep.

Geçen gün kim bıraktı seni eve böyle
kapıda arabalar marabalar?

İş arkadaşım.

Öyle mi? Ee, kimlerdenmiş?

Oğuzların Kınık Boyundan Gündüz Bey,
tanıyor musun?

Yürü, yürü, gidelim.

Sen niye bana bahsetmeden
Gündüz Bey'den?

Ya Alihan Bey eve bıraktı beni.

Ha, senin şu değişik patron.

Ya ne demeye çalışıyorsun?

Bir şey demeye çalışmıyorum.

Sen hani çok büyük konuşuyorsun ya
bana, ondan oluyor bunlar.

-Ay, bir şey olduğu yok Yıldız.
-Tamam, tamam. Yok.

Yollarımız ayrılsın şurada da.

Ayrılsın.

-Görüşürüz.
-(Yıldız) Bay.

(Halit) Kalk, kalk, kalk!

Kalk!

Baba.

Bu ne rezillik, ha?

Bu ne rezillik!

Baba, benim ayağım takıldı da.

Bana bak, niye başkasının ayağı
değil de senin ayağın takılıyor?

Gerçekten düşündüğün gibi değil.
Çok içmemiş--

Kes!

Şu anda kendi yalanına inanmış
bir ayyaş var karşımda.

Bana bak, seni uyarıyorum.

Ya benim kızımın davranması
gerektiği gibi davranırsın...

...ya da seni tekrar Kanada'ya gönderirim.

Orada da unutulur gidersin, anladın mı?

Babacığım, söz veriyorum yapmayacağım
bir daha. Lütfen, yemin ederim.

Uzun bir süre gözüme görünmeyeceksin.

Babacığım, lütfen.

(Müzik - Gerilim)

(Ofis ortam sesi)

(Telefon zili sesi)

Efendim Alihan Bey.

(Alihan ses) Bugün evde çalışacağım,
imzalamam gereken evraklar var.

(Alihan ses) Onları al ve bana gel. Şimdi
konum atıyorum sana.

Ta--

Size de günaydın Alihan Bey,
size de günaydın.

Off.

(Müzik)

Hoş geldiniz.

-Kahvaltı mı alacaksınız?
-Evet, lütfen.

Şöyle bahçeye alayım sizi.

Buyurun.

Buyurun, böyle geçebilirsiniz.

(Müzik)

Afiyet olsun.

(Yıldız iç ses) Yine aramamış Halit Bey.
Asla aramayacak galiba.

Oho, yani abla.

Şu muhitte böyle uyuyan bir tek
sen varsın ha.

Abla.

Abla. Hişt!

(Ender) I ıh!

Uyan prenses, Monako'da sabah oldu.

Ne var Caner?

Yüzüğünle vedalaşmaya gideceğiz.
Hadi kalk.

Aa, ama yapma böyle. Bak, sana ne
göstereceğim.

Zehra'nın düşüşü her yerde, kalk bak da
keyfin yerine gelsin.

Hani?

Allah!

(Gülme sesi)

Ay ay ay! Ne yazmışlar bakayım.

Of of of!

Geçmiş olsun.

Nasıl ama?

İçimin yağları eridi. Ohh!

(Kapı zili sesi)

-Merhaba Alihan Bey.
-Gel.

Getirdin mi istediklerimi?

Hı hı. Getirdim.

(Alihan) Buraya bırakabilirsin.

Ee, ne diyeceğim.

Sen çorba yapmayı biliyor musun?

Ço-çorba mı?

Çorba.

Bilmiyor musun yoksa?

Aa, yok. Biliyorum tabii.

Ya yanımda çalışan Nezaket Hanım
bugün izinli de.

Boğazım çok kötü.

Ha, tamam. Anladım.

-Şey, mutfak neredeydi?
-İleride, solda.

Ben bir duşa girip çıkacağım.

Çorbayı yapana kadar.

(Müzik - Hareketli)

(Müzik - Hareketli)

Üff.

Beni yıllardır tanıyan yer.

Ne diyeceğim adamlara, paraya
sıkıştım mı diyeceğim?

Bütün imajım yerle bir olacak.

Ay gören de hiç yalan söylemedin
zanneder abla.

Yahu alıcı gibi gideceğiz oraya diyorum.

Nasıl olacak o? Eninde sonunda bu
yüzüğü satmak istediğimi söyleyeceğim.

Bunlar dedikoducu adamlar, anında duyulur.

Hah. Hah işte, onu öyle bir edayla
söyleyeceksin ki...

...adam senin yüzüğünün karatını
büyütmek istediğini düşünecek.

Ya akıllı kadınsın sen ya, bul
bir şeyler işte.

(Müzik)

Ee, o zaman Zaferciğim, sen bunları
bana şimdi ayır.

Ben önümüzdeki hafta bunları gelip alırım.

Yalnız ödemeyi hemen yapamayacağım.
Haftaya yurt dışında olacağım.

Yani dönüşte yapabilirim. Mümkün müdür
böyle bir şey?

Sorun değil Ender Hanım, siz
nasıl isterseniz.

Tamam.

(Caner boğaz temizleme sesi)

Bu arada...

...Zaferciğim, bu bana artık biraz demode
gelmeye başladı.

Değiştirmek istiyorum.

Efendim, bu bir klasik.

Biliyorum ama...

...ne bileyim, pek uğurlu gelmedi
bana galiba. Uğursuz geldi hatta.

Evet, evet. Ablacığım yani ben de
bazı eşyaların uğuruna inanırım.

Bence bu yüzük sana hiç iyi gelmedi.
Bence sen bunu değiştir.

-Değil mi?
-Evet, evet.

Evet, evet. Değiştireyim. Hatta
geri vereyim.

O zaman ben fiyat değerlendirmesi için
birkaç telefon görüşmesi yapayım.

Tamam ama şey...

...sertifikası yanımda yok ama.

Hiç sorun değil. Biz de bir kopyası
vardır. İzninizle, hemen döneceğim.

Caner, şuna bak.

Bunu Halit Bey'e haber vermeden alamayız.

Zaten yeni boşanmışlar. Hemen ara, konuş.

-En iyi müşterimizi kaybetmeyelim.
-Peki.

(Telefon zili sesi)

-Efendim?
-(Sekreter ses) Efendim...

...(...) Mücevherat'tan
Zafer Bey sizinle görüşmek istiyor.

Bağla kızım.

Alo.

Halit Bey, iyi günler. Kusura bakmayın,
rahatsız ediyorum. Zafer ben.

Merhaba Zafer, nasılsın?

Aa, dur, dur. Sen söyleme.

Zehra yine bir şeyler mi beğendi?

Şey efendim...

...Ender Hanım burada da.

Sizin 2012 yılında kendisine
aldığınız bir yüzük vardı.

Kayıtlardan bulduk, altı karat,
kuşin kesim, tek taş bir yüzük.

Evet.

Kendisi yüzüğü satmak istiyor.

Biz de size danışmadan bir şey
yapmak istemedik.

-Yüzüğün şu andaki ederi ne?
-(Zafer ses) İki yüz bin dolar.

Anladım. Sen şimdi Ender Hanım'a
yarısını söyleyerek yüzüğü al.

Ben daha sonra senden satın alacağım.

Siz nasıl isterseniz Halit Bey.

Teşekkür ederim Zafer.

(Telefon zili sesi)

Buyurun efendim.

Sıtkı neredesin?

Efendim, dışarıda bir iki işim var,
onları halledip hemen geleceğim.

Acele etmene gerek yok. İşiniz bitirdikten
sonra (...) Mücevherat'a git.

Çorbanız hazır.

Bırak böyle.

(Sessizlik)

Ne bu?

Çorba.

Anladık, çorba da ne çorbası bu?

Şehriye çorbası.

Hiç sevmem.

Minestrone çorbası yapamaz mısın?

O ne ki?

Hani böyle tüm sebzeler var içinde,
bilmiyor musun?

Yok, bilmiyorum. Nereden bileyim?

Var internette, git bak.

Tamam.

Al. Git bak.

Bakarım.

Minestrone çorbasıymış.

Utanmasa bir de bana camları sil diyecek.

Zaten ben asistan mıyım, aşçı mıyım
neyim anlamadım ki.

Taktı bana, taktı.

Konser gecesinden taktı, intikam
alıyor şimdi benden.

(Alihan) Buldun mu?

Arıyorum Alihan Bey.

(Alihan) Acele et.

Sabır. Bu da nasıl hastaysa?

Bu nasıl iştah ya!

Bugün sürekli kendi kendine
konuşuyorsun.

Şey, yok Alihan Bey, ben tam şey
yapıyordum...

Eğer beceremiyorsan...

...ya da zor geliyorsa...

...bana söyle.

Yok. Tam ben bakıyordum aslında.

(Kapı zili sesi)

(Müzik - Duygusal)

(Alihan) Zeynep!

(Müzik - Duygusal)

Alihan Bey, bu ne?

Yani seni bekleseydim aç kalacaktım
Zeynep. Gel otur.

-Afiyet olsun.
-Teşekkür ederim.

Bu şimdi sabah kahvaltısı mı,
öğle yemeği mi?

Arası diyelim.

Artık elinden de çorbayı başka
zaman içeriz ha?

(Kapı kapanma sesi)

Sizin ne zaman ne yapacağınızı
kestiremiyorum Alihan Bey.

Çok güzel.

Yalnız bazen yıpratıcı oluyor bu.

Alışırsın. Öncelikle şikâyet etmeyi bırak.

Yemeğini ye, daha çalışacağız.

Peki.

(Müzik - Duygusal)

Ne konuşuyor bu bu kadar?

Ne bileyim ben. Fiyatı ne kadar
kıracaklarını hesaplıyorlardır kesin.

Tabii öğrendi Halit'ten ayrıldığımı.

Geliyor.

Buyurun yüzüğünüz.

Bu da verebileceğimiz fiyat.

Yüz bin mi?

Yani Zaferciğim, anlıyorum satarken
fiyatta farklılık oluyor ama...

...neticede bu yüzükten bahsediyoruz.

Yarısından bile az neredeyse.

Maalesef verebileceğimiz fiyat bu.

İsterseniz Kapalıçarşı'da da
satabilirsiniz.

Farklı bir fiyat vereceklerini
sanmıyorum ama.

Aşk olsun Zaferciğim, benim
Kapalıçarşı'da ne işim var?

Ben bunu ihtiyacım olduğu için satmıyorum.

(Caner boğaz temizleme sesi)

Ya da...

...neyse, öyle olsun madem.

Şey ee...

...ödemeyi ne zaman yapabiliyorsunuz?

İki güne yaparız Ender Hanım.

(Ender) Tamam o zaman.

Biz müsaadeniz isteyelim Zaferciğim.

-Kalkalım değil mi Caner?
-Tabii, tabii.

Ender Hanım'ın mantosunu getirin.

Çok teşekkürler. Haber bekliyorum o zaman.

-Hoşça kalın.
-Görüşmek üzere.

Sağ ol canım.

Hadi bakalım. Görüşmek üzere,
kolay gelsin.

Yeni modeller gelince beni haberdar edin.

Tabii efendim.

(Müzik)

Ablacığım, yeter. Asma suratını artık ya.

Canım yüzüğüm yok pahasına gitti ya.
Çok canım sıkıldı.

Para harcanmadan kazanılmaz ablacığım.

Sen Zafer'e ne diyorsun?

"Fiyat değerlendirmesi için birkaç
telefon görüşmesi yapmam lazım.", bak.

Kapalıçarşı dedi herif bana.

Off ablacığım, gene başlama ya, tamam.

Hişt, bana baksana sen.

Biz bu küpeleri niye okutmadık?

Cık. Bunlar Aysel'in getirdiği para
etmeyenler.

Esas para edenler Halit'in kasasında,
bilmiyor musun? Onlar olsa rahattık zaten.

Püh, kahretsin ya.

Neyse, gel bir şeyler yiyelim de
kendimize gelelim. Ne dersin?

İyi, tamam.

(Araba sesi)

(Kafe ortam sesi)

Neslihan Hanım masanız burası, buyurun.

Afiyet olsun.

(Kafe ortam sesi)

Yıldız, sen bir kahve molası ver istersen.

Teşekkürler.

Bana bir kahve versene.

(Müzik - Gerilim)

Sağ ol.

(Kapı açılma sesi)

(Müzik)

(Kapı kapanma sesi)

(Yıldız iç ses) Halit Bey'in şoförü mü o?

(Yıldız iç ses) Ay evet, evet, o.

(Yıldız iç ses) Sıtkı Bey bu.
Bana bakmaya gelmiş.

(Yıldız iç ses) Halit Bey beni izlesin
istemiş.

(Yıldız iç ses) Neyse, gördüğümü belli
etmeyeyim.

(Müzik)

(Müzik - Gerilim)

(Kapı açılma sesi)

(Müzik - Gerilim)

Senin ne işin var burada?

Ender Hanım...

...ben buradaki işime geri döndüm de.

O kadar beceriksizsin ki.

Öl bence, öl!

(Müzik - Gerilim)

Ablacığım, sakin olur musun? Gel istersen
biz yerimize geçelim ha?

Ender Hanım hoş geldiniz.

Bir sorun mu var? Ben yardımcı olayım.

Sorun bu kız.

Onu burada görmek istemiyorum.
Derhal işine son verin.

(Müzik - Gerilim)

Efendim, sakin olun isterseniz.
Halledemeyeceğimiz hiçbir sorun yok.

Şöyle buyurun.

(Müzik - Gerilim)

(Müzik)

(Müzik)

(Araba sesleri)

Bu kızı burada görüp, beğenip evime
aldım.

Ne yaptı dersiniz?

Evimi soyup gitti.

Yıldız mı?

Bu kızı bir daha görmek istemiyorum
burada. Derhal işine son verin.

Ben onunla konuşurum.

Konuşmayacaksınız. Göndereceksiniz.

(Müzik - Gerilim)

Abla ne oluyor ya? Gene çıkardın
pençelerini.

Bu salaktan bir şey istedim,
eline yüzüne bulaştırdı.

Şimdi hiçbir şey olmamış gibi eski işine
geri dönmüş.

Değil karşılamak beni...

...karşıma çıkamaz bile biliyor musun?
Çıkamaz.

Ee, niye öyle söylüyorsun o zaman?
Madem kız hırsız falan değil.

Canerciğim...

...sen birden böyle iyilerin dostu...

...kötülerin düşmanı mı oldun?

Yok, hayır da yani, atar seviyeni öyle
bir yükselttin ki şaşırdım ben de.

Bakar mısınız? Bakar mısınız?

-Menü getirmeyecekseniz kalkalım.
-Hemen getiriyorum.

(Müzik - Gerilim)

(Zil sesi)

(Yıldız) Yemin ederim ben öyle bir şey
yapmadım.

Ben zaten onun eşinin yanında
çalışıyordum.

Bir iki kere gittim evlerine.

Hem siz beni tanıyorsunuz. Ben
öyle bir şey yapacak biri değilim.

Üzülme Yıldız. Ben sana inanıyorum.

Yalnız sen onlar buradayken fazla
ortalarda gözükme.

Ama ya tekrar gelirlerse?

Hemen bana haber verirsin, ben
hallederim.

Tamam, teşekkürler.

(Müzik - Gerilim)

(Mutfak ortam sesi)

(Kafe ortam sesi)

Hoş geldiniz. Ne alırdınız?

-Bir su alayım.
-Tabii.

(Kafe ortam sesi)

-Buyurun, afiyet olsun.
-Teşekkür ederim.

-Rica ederim.
-Ya bir şey soracağım sana.

Bu karşılamada çalışan Yıldız var ya.

Hı hı.

Bir ağlayarak çıktı, bir şeyler oldu.

Ne için sormuştunuz?

Yani ben yakınıyım, abisi gibiyim.

Anladım.

Vallahi ben de tam duyamadım ama
bir kadın geldi.

(Garson) Bir hırsızlık olayı olmuş
galiba.

Atın bunu işten dedi.

(Sıtkı) Hı.

(Müzik - Gerilim)

Bu kızla ilgili bütün bilgileri bana
haber vereceksin, tamam mı?

-Anlaştık abi.
-Yalnız aramızda kalacak.

Bir kâğıt kalem varsa telefonumu
yazayım.

Var. Vereyim hemen.

(Müzik - Gerilim)

(Araba sesi)

-Çok teşekkür ederim Alihan Bey.
-Zeynep...

...aşçılığın vasat.

Ama hemşireliğin fena değilmiş.

Yani iyi diye hastalanmayı rutine
bağlamazsınız umarım.

(Gülme sesi)

İyi demedim ki fena değilmiş dedim.

Ama fena değil sizin lügatınızda
iyi bir şey diye düşünüyorum.

Yoksa övülmekten mi hoşlanıyorsun sen?

Yani öyle demeyelim de bu kadar
eleştirilmekten hoşlanmıyorum diyelim.

Eleştirilecek şeyler yapma sen de.

Ha, ha, ben mi hatalıyım yani?

Genelde.

Şöyle yapalım mı Alihan Bey?
Ben hiç konuşmayayım...

...siz ne söylerseniz ben onay vereyim.
Nasıl olur?

Bana uyar.

Senin sorunun ne biliyor musun?

Anlamak için değil, cevap vermek
için dinliyorsun.

Rahat ol.

Rahat olmadığımı kim söyledi ki?

Gözlerin.

Tamam.

Bundan sonra anlamak için dinlerim
o zaman.

Güzel.

Tekrardan teşekkürler.

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Araba sesi)

(Kafe ortam sesi)

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Telefon zili sesi)

(Telefon zili sesi)

Alo.

Alo.

Ya benim ablamın bugün ilk iş
günü müymüş?

Hayırlı olsunmuş.

Ne şekersin öyle Zeynep.

Ne oldu? Baymışsın ilk günden.
(Fermuar sesi)

Sabahtan beri oturmadım ki
ayaklarım koptu.

Normaldir. Uzun zaman sonra döndün
bu tempoya.

Bak ne diyeceğim sana. Akşam
seni yemeğe götüreyim mi?

(Zeynep ses) Ben ısmarlayacağım.

Niye? Neyi kutluyoruz ki?

(Fermuar sesi)
Ee, kafeye dönüşünü.

Senin içindeki Polyanna'ya böyle çamaşır
suyu içiresim var.

Aman sen de.

Başıma karanlıklar prensesi oldu iyice.

Hadi hadi, hazırlan. Geliyorum birazdan.

İyi, tamam.

Hadi öptüm, bay!
(Fermuar sesi)

(Yıldız) Hoş geldiniz.

(Ayak sesi)

-Zafer Bey.
-Zehra Hanımcığım, hoş geldiniz.

-Hoş bulduk. Nasılsın?
-İyiyim. Sağ olun.

Buyurun oturun siz. Ben ayırdıklarınızı
hemen hazırlayayım.

Ay yok. Hiç hazırlatma.

Babamla aram biraz nane molla da şimdi
onları da alıp iyice kızdırmayayım.

Şimdilik bir iptal edelim onları.

Gayet tabii. Nasıl isterseniz.

Peki, yüzüğü size mi teslim edeceğim?

Hangi yüzüğü?

Sabah Halit Bey'le konuşmuştuk.
Ender Hanım'ın yüzüğü.

Benim ondan hiç haberim yok.

Pardon, karıştırdım galiba.

Zafer...

...sen hiçbir şey karıştırmazsın.
Söyle hemen, hadi, ne oldu?

Ay söyle, hiçbir şey söylemeyeceğim
babama. Söz veriyorum, hadi.

Zehra Hanım, eğer Halit Bey duyarsa...

...benimle olan bütün ilişkisini keser.

Ee, şimdi sen de bana ne olduğunu
söylemezsen...

...ben seninle bütün ilişkimi
keseceğim yani.

Ha babam, ha ben değil mi?

Ender Hanım sabah yüzüğünü bize getirdi.

Satmak için mi?

(Müzik - Gerilim)

Hay Allah, yazık yani değil mi?

Neyse Zaferciğim, görüşürüz.

Görüşmek üzere.

(Ayak sesi)

(Müzik - Gerilim)

-Sağ ol.
-Afiyet olsun.

(Ayak sesi)

Bu akşam Lila annesiyle yemekte galiba?

(Halit) Hı hı.

Sen ne yaptın Erimciğim?

Aynı, okula gittim, geldim.

Hı, canım.

Babacığım, ben söylediklerini çok
düşündüm. Sen çok haklısın.

Ben seni bir daha hiç üzmeyeceğim.

Hatta bugün gittim...

...o ayırttığım mücevherler vardı ya,
onları Zafer'e iptal ettirdim.

Buna sevinmeli miyim?

Sen aklınca kendini cezalandırmışsın.

Yani tabii orası biraz öyle oldu. Ama...

Ben çok büyük bir ders çıkardım
bu olaydan.

İnan bana babacığım, akıllandım ben.

Umarım öyledir.

Yoksa olacakları sana anlatmıştım zaten.

(Müzik - Gerilim)

Bugün Zafer'e gittim dedim ya babacığım,
biraz sohbet ettik--

Ee Erim, ne oldu turnuva oğlum?

Kaybettik baba.

Üzülme, canın sağ olsun. Bir dahaki
turnuvada, tamam?

Neyse, ne diyordum babacığım, yarım kaldı.
Zafer--

Yarım kalmadı Zehra.

Ben yarıda kestim.

(Müzik - Gerilim)

(Zeynep) Seni harika bir kebapçıya
götürüyorum.

(Yıldız) Aman ne güzel.

-Ay ne kadar memnuniyetsizsin Yıldız ya.
-Ya nasıl memnun olayım ya?

Ya sabahtan beri ayakta duruyorum
iş yerinde, ayaklarım zaten kopmuş...

...ne taksiye bindirdin ne otobüse
bindirdin. Yürütüyorsun beni.

Ee tamam, ne güzel işte. Şeyde oturursun,
kebapçıda.

Sen benim kardeşim olamazsın ya.
Kesin hastanede falan karıştın.

Bak, bir dahaki aya maaşımı alayım, söz,
seni başka yerlere de götüreceğim.

-Tamam mı?
-(Yıldız) Hıı.

Ay çok heyecanlandım şimdi. Acaba
hangi dönerciye götüreceksin beni?

Ay ne kadar kötüsün.

(Nefes sesi)

Hayır, anlamadığım, birden
bire ne oldu da ayrıldılar?

(Gülme sesi)

Gülün siz, gülün. Kesin bunun altında
bir şey var.

Ablacığım, Ender'le Halit boşandıysa
bize ne?

Bırak, ne yapıyorlarsa yapsınlar.

Yok, annem illa altında bir şey arar
dayıcığım, biliyorsun.

Ne yapıyorsun? Keyfin iyi mi orada?

Ya ben iyiyim de Erim çok sessiz.

Evet, belki ablam da, ben de Ender'e
bayılmıyorduk ama...

...hepimiz abandone olduk sonuçta.

Erim için durum zor olacak, annesi
nihayetinde.

Ama şanslı.

Çünkü senin gibi tatlı ve harika bir
ablası var.

Ee, yuva yıkanın yuvası olmazmış.

Sen de annesiz büyüdün. Demek şimdi sıra
Erim'de.

Anne, sen ne diyorsun ya?
O benim kardeşim.

Ben bir şey demiyorum ki.

Yani seninle aynı kaderi paylaşıyor.
Onu söylüyorum.

Abla uzatma.

Lila haklı.

Ben severim Erim'i. Annesi kötü, o ayrı.

(Müzik)

(Restoran ortam sesi)

Muhabbetine doyum olmuyor yine.
Ne oldu?

Yok bir şey.

Halit Bey mi bir şey yaptı, ne oldu?

Hayır Zeynep. Ender Hanım kafeye geldi
bugün.

Ne?

-Bir şey mi dedi sana?
-Ya yok canım, ne diyecek ki?

Ee o zaman? Anıların mı canlandı
yani, nedir?

Ya onu görmek bana iyi gelmiyor.

Kafam çok karışık.

Ablacığım, biz bunu seninle elli kere
konuştuk ama ya!

Kafan niye karışıyor ki senin? Ya neyle
mücadele ediyorsun anlamıyorum.

Kendimle Zeynep, kendimle.

Off!

Uff! Hadi ye, ye.

-(Yıldız) Bu hangi köyün ayranı?
-(Zeynep) Niye be? Ne güzel işte.

Hayır yani, birden bire ne olmuş olabilir?

Ablacığım...

...bizi burada ilgilendiren kişi kim?
Lila.

(Alihan) Ve onun o evdeki huzuru.

(Ayak sesi)
Öyle değil mi?

Belki tekrardan evlenir.

Anne, bildiğin bir şey mi var?

Yok, bildiğim bir şey yok. Ama
babanı çok iyi tanıyorum yavrum.

Tabii sıkıldı Ender gibi sadece
süsünü düşünen bir kadından.

Ona daha çok böyle kol kanat gerecek,
hastalandığında bakacak...

...aklı başında, anaç bir kadına
ihtiyacı var.

O kadın da sensin yani?
Öyle mi ablacığım?

Neden olmasın?

Hem ben geçen görüşmemizde hissettim
zaten.

Yani Halit çok mutsuzdu, sıkılmıştı bu
hayattan.

Abla, Halit'in yeniden seninle
evleneceğine inanıyor musun gerçekten?

Hadi dediklerin oldu, adam yüzde yüz
oranda değişti.

Hayır gelir mi o evlilikten?

İnsanlar yaşlandıkça istedikleri
şeyler değişir sevgili kardeşim.

Halit'inkiler değişmez ablacığım.

Lilacığım, kusura bakma.

Bazen eğri oturup, doğru konuşmamız
gerekiyor.

Halit bir daha biriyle evlenmek
isterse...

...emin ol Ender'den genç ve daha
güzeliyle evlenir.

(Kaşık, çatal sesleri)

Kimse kusura bakmasın. Malzeme bu,
model bu.

Önemli olan Lila'nın hayatını etkileyecek
bir problemle karşılaşmamak.

Siz istediğinizi söyleyin...

...ben Halit'i çok iyi tanıyorum.

(Müzik - Gerilim)

Ya kara dula bak sen ya!
Bir de iftira atıyor.

Sen de üzülüyorsun yuva yıkıyorum diye.
İşte bak, gör.

Asıl ben şimdi ne yapacağım? Halit beni
aramayı, sormayı kesti.

Peşimde adamı var ama o da bir iki
güne kaybolacak.

Bu adam benden ya vazgeçti
ya vazgeçecek.

Asla vazgeçmedi ve vazgeçmeyecek.
Ya sen beni dinlesene.

Sen en büyük akıllılığı sokağa çıkıp
ağlamakla yapmışsın.

Ya sen deli misin? Ben yalandan
ağlamadım ki.

Ben orada gerçekten ağladım.

Ay tamam be! Yalan, gerçek, ne fark eder?

Ağladığın Halit'in kulağına gitsin yeter.
Hem iftiraya uğramak iyidir.

Ne demek iftiraya uğramak iyidir?

Ya erkekler doğaları gereği böyle
koruyup, kollamayı severler.

Mağdur kadınlara dayanamazlar.
İftira atması iyi olmuş.

Sen ne kadar manyak bir kadınsın ya.

-Neler geliyor aklına.
-Bana bak...

...ileride böyle yürü ya kulum diye bir
film çekilse var ya, sen başrol oynarsın.

(Gülme sesi)

Ayy, bir bu eksikti.

Ayy, gördüm, gördüm.

Ne yapsak, şuradan bir taksiye atlayıp
gitsek mi?

Yoksa tanımıyor gibi yapıp yanlarından
geçip gitsek mi?

İhtimalleri hesaplatma bana ablacığım.
Sözelciyim ben ya.

Aa! Damlacığım!

Nasılsın hayatım?

Nerelerdesin Enderciğim sen ya?

Ya o kadar koşturuyorum ki bir
türlü arayamadım, kusura bakma.

Zerrin, merhaba. Nasılsın?

Ee, ne yapıyoruz peki? Devam ediyoruz
değil mi programa?

Tabii tabii. Önümüzdeki hafta arayacağım
seni, yine başlarız yürüyüşlere.

Süpersin.

-Ama öncesinde bir kahve içelim mutlaka.
-Süper fikir.

Zerrinciğim, çok iyi olmuş Damla'yla
başladığın.

Çok kısa sürede şekle girersin,
merak etme.

(Gülme sesi)

-Hadi görüşürüz. Baybay!
-Görüşürüz.

Zerrin'e bak sen.

Yüzüme bile bakmıyor ama yakın takipçim.

Ben Damla'yla çalışıyorum diye iki arada
bir derede Damla'yı ayarlamış kendine.

Boş versene ablacığım ya.
Bırak Damla'yı...

...Nadia Comăneci'yle bile çalışsa
bir cacık olmaz ondan.

(Gülme sesi)

Ne demek istedi bu şimdi yine ya?

Ha bir de utanmadan selam veriyor.

Takılma lütfen Zerrinciğim. Hadi
tempomuzu bozmayalım, devam edelim, hadi.

Sen buna nasıl bir program uyguluyordun?

Bana da yap aynısını. Yani bu, bütün
gün ne yiyip ne içiyor mesela?

Sen Damla'yı arayacağım diyordun.
Kadını aramak bile para. Ne yapacaksın?

Şekerim o kadar çok seyahat
ediyorum ki...

...artık vakit bulamayacağım için de
arayamayacağım, ne yapayım?

-Koş, koş.
-Hadi.

Zeynep Hanım, bu biraz önce geldi size.

Ha, öyle mi?

(Zeynep) Teşekkür ederim.

(Paket açma sesi)

(Emir dış ses) Bunu senin için değil,
patronun için yolluyorum. Afiyet olsun.

(Emir dış ses) Bir daha gece
çıktığımızda mutlaka o da gelsin.

(Müzik)

(Kapı vurulma sesi)

Ne oldu? Bir hâller var sende.

Şey ee...

Emir size kestane şekeri yollamış da.

Zahmet etmiş, teşekkür ederiz.

Ama niye öyle diyorsunuz?

(Zeynep) Yani kendi çapında teşekkür
ediyor o da. Sizi çok sevmiş hem.

Ben onu sevmedim ama sorun orada.

Belki zamanla seversiniz.

Zeynep...

...bir daha ömrüm billah görmeyeceğim
bir adamı neden zamanla seveyim?

Zannetmiyorum. Bir de...

...pek dost canlısı biri değilim
farkındaysan.

Belki değişiyorsunuzdur.

Ee, ben işimin başına döneyim.

(Müzik - Duygusal)

(Üfleme sesi)

-Teşekkür ederim.
-Efendim, bir şey daha var.

Nedir o?

Ben size sormadan bir şey yaptım efendim.

-Ne yaptın Sıtkı?
-Sizi öyle sıkıntılı görünce...

...Yıldız Hanım'ı takip ettim efendim.

Ee?

Yıldız Hanım eski kafedeki işine geri
döndü.

Yalnız dün Ender Hanım'la karşılaştı.

Olay mı çıkarmış?

Efendim, Yıldız Hanım ağlayarak
dışarıya çıktı.

Sonra içeriden öğrendiğim kadarıyla...

...dediğiniz gibi Ender Hanım olay
çıkartmış.

Bu kadın hiç akıllanmayacak.

Ee, işten çıkartılmasını istemiş efendim.

Neden?

Evde hırsızlık yaptığını söylemiş.

Hırsızlık mı?

Bu kadın iyice kontrolden çıkmaya
başladı.

Ee tabii, bana bir şey yapamayınca...

...hırsını Yıldız'dan çıkartıyor.

İsterseniz kafe müdürüyle görüşebilirim
efendim.

Yok, yok, gerek yok. Ben hallederim.

Peki efendim, müsaadenizle.
Teşekkür ederim.

(Müzik - Gerilim)

(Telefon zili sesi)

(Telefon zili sesi)

Efendim Caner? Hazırlanıyorum.

(Caner) Hazırlanıyor musun?
Nereye gidiyorsun?

Derneğe.

Derneğe mi? Aslan ablam be!
Bravo be, işte bu.

Herkes bitmediğimi görmeli.

Bana bak, beni yalnız bırakma ha.
Sen de gel.

Abla vallahi ablamsın diye demiyorum,
Evita gibi kadınsın.

-İyi, hadi kapatıyorum ben.
-Aa, dur dur, kapatma.

Sana bir kurye yolladım. İki dakikaya
kapında olur.

Ne kuryesi ya?

Sana bazı takılar aldım.
Seç, beğen, kullan.

Nereden?

Kadıköy'den, pasajdan. Arkadaşımın
dükkânı var orada.

Kadıköy'den mi? Iyy!

(Caner ses) Hiç ıylama abla, hiç ıylama.

Gerçeğinden ayırt edeni bul,
gel suratıma tükür.

(Caner ses) Sen şimdi tak takıştır.
Sonra dua edersin kardeşine.

İyi, tamam. Hadi.
(Kapı zili sesi)

Kapı çaldı, herhâlde kurye geldi.

Hadi öpüyorum.

(Kapı açılma sesi)

-Ender Hanım.
-Evet, benim.

Paketiniz var.

Bir imza alacağım sizden.

(Kapı kapanma sesi)

(Ayak sesi)

(Müzik - Gerilim)

-Alihan Bey'i gördün mü?
-İnanmıyorum. Bu kızla mı evleniyor?

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

Alihan Bey hiç de evlenecek bir adama
benzemiyordu ya.

(Kadın) Ay sen yeni mi duydun? Dünkü
haber bu. Sevgilisi açıklama yapmış.

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik devam ediyor)

Doğru yere bakıyorsun.

Senin hediyen.

Heyecanlandın mı?

Yok, niye heyecanlanayım ki?

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

Emin misin?

(Kadın) Zeynep, Lal Hanım geldi.
Alihan Bey'le görüşmek istiyor.

(Kadın) Buyurun.

Hoş geldiniz.

-Sen yeni misin?
-Hı hı, evet, yeni başladım.

Ee, Alihan Bey toplantıda ama
bitmek üzeredir.

Ben size eşlik edeyim.

Peki.

-Ee, Alihan Bey'in toplantısı bitti mi?
-(Kadın) Evet, şimdi bitti.

-Buyurun.
-Mersi.

Selam.

(Lal) Hayatım, bu asistanını
çok mu aradın gerçekten?

(Lal) Yani biraz daha prezantabl
birini alsan daha iyi olmaz mıydı?

(Lal) Gerçi benim için çok daha iyi
böyle tiplerin yakınında olması ama.

(Kapı kapanma sesi)

Ne diyorsun sen?

Ee, şu asistanından bahsediyorum.
Ay çok fena bir şey ya.

Benim çalışanlarım hakkında
fikir yürütebileceğini kim söyledi sana?

Şaka yaptım hayatım.

(Lal) Ee, sen de.

Kötü bir espri anlayışın var.

Ay Alihan, seni ziyarete geldim
ve geldiğimden beri beni azarlıyorsun.

Ben de...

...çıkan haberlerimizi gördün mü diye
soracaktım.

Görmedim.

Lal...

...bir daha beni aramadan
ziyaretime gelme.

Hı. Gideyim yani ben?

Gördüğün üzere, yoğunum.

Gitsen iyi olur.

(Lal) Ah, kolay gelsin hayatım sana.

Görüşürüz o zaman.

(Müzik - Gerilim)

(Müzik - Gerilim)

(Müzik - Duygusal)

(Kapı açılma sesi)

Diğer toplantı ne zaman?

Alihan Bey, ben çıkabilir miyim?

Ne oldu?

İyi hissetmiyorum da pek.
Hastayım biraz.

İyi, tamam.

Çıkabil...
(Kapı kapanma sesi)

(Restoran ortam sesi)

(Restoran ortam sesi)

-Merhaba. Merhabalar.
-Ah Enderciğim, bu ne sürpriz!

(Ender) Sürpriz mi?
(Gülme sesi)

Zeynepciğim, ben bu derneğin başkanıyım.

Hani neden şaşırdığınızı anlamadım ama.

Yani son birkaç toplantıya gelmeyince...

...biz de bir daha gelmeyeceksin falan
diye düşünmüştük.

Hayatım hepi topu iki üç toplantıya
gelemedim.

O da boşanma sürecinde olduğum için.

Yani bundan ne anlam çıkardınız
anlamadım tabii.

Yani haklısın hayatım.

Ama yani takdir edersin ki
derneğimiz bağışlarla ayakta duruyor.

-Evet.
-Yani başkanımız olarak...

...geçmişte derneğimize yaptığın
desteği yine yapabilecek misin acaba?

Yapamayacağımı kim söyledi?

Yeni başkanımız.

Merhabalar tekrardan.

Hoş geldin Ender.
(Gülme sesi)

Ee, ben Argun Holding adına
bundan sonra...

...derneğimizin bütün projelerinde
ve etkinliklerinde...

...son derece aktif bir rol oynayacağıma
söz verebilirim.

Ender'den boşalan bu yeri
onurla kabul ediyorum.

Teşekkür ederim.
(Alkış sesleri)

Al canım.

(Müzik - Gerilim)

Enderciğim.

İstersen sen de oturabilirsin.

(Müzik - Gerilim)

(Yıldız) Ben hazırım, sen çıkabilirsin.

Bu arada biri geldi, seni sordu.

Dört numaraya oturtturdum ben de
haberin olsun.

-Tamam.
-(Çiçek) Tamam.

(Çiçek) Kolay gelsin.

Allah'ım ne olur Ender falan
gelmemiş olsun.

(Müzik - Gerilim)

Halit Bey.

-Merhaba Yıldız.
-Merhaba. Nasılsınız?

Aynı.

-Eski işine dönmüşsün.
-Evet, öyle oldu.

-Memnun musun?
-Memnunum, ya idare ediyorum.

-Herhangi bir sorun yok değil mi?
-Yok, her şey yolunda.

Her şeyin iyi olduğundan emin misin?

Ender başına dert açmıyor değil mi?

Her şeyi biliyorum Yıldız.

-Halit Bey, ben--
-(Halit) Bitirmeme izin ver.

Ender'in buraya gelmesi,
olay çıkarması.

Hepsinin nedeni benim.

Bana bir şey yapamadığı için
sinirini senden çıkartıyor.

Sen de bütün bu olanları sineye
çekiyorsun.

Büyük bir olgunluk.

-Teşekkür ederim Halit Bey ama--
-(Halit) Neden aramadın?

Ben eski eşinizle aranıza girmek
istemiyorum.

(Yıldız) Ya bütün bu olanlara da
uzak kalmak istiyorum.

Doğru, Ender Hanım buraya geldi.

(Yıldız) Bana ağıza alınmayacak
hakaretler etti.

Ben kendimi çok kötü hissettim.

-Ağrıma gitti olanlar ama--
-Haklısın.

Haksız yere hakaretlere maruz kaldın.
Değil mi?

Yine de önemli değil, yani dünyanın
sonu değil.

Ben burada çalışmasam da
başka bir yerde iş bulabilirim.

(Halit) Yıldız...

...seni kimse işinden edemez.
Buna izin vermem.

Teşekkür ederim, eksik olmayın.

Her zaman yanında olduğumu
söylemek için uğradım buraya.

Sağ olun Halit Bey.

Ben yerime gideyim.

(Müzik - Duygusal)

(Ender) Görüyor musun, hiçbir fırsatı
kaçırmıyor.

Başkan olmak için bir servet
harcamıştır kesin.

Ablacığım ne bekliyordun ki?

Yıllarca senin isminin ağırlığı altında
ezildi.

Şimdi ona gün doğdu.

Neyse, biraz başkancılık oynasın
bakalım.

Nasılsa çok fazla sürmeyecek.

(Ender) Ah ya evet, evet Caner ya.

-(Ender) Tam...
-Dedim sana ama.

(Ender) Kesin, kesin.
(Gülme sesi)

Nasılsın Enderciğim?

Zehracığım, seni böyle ayık görmek
o kadar mutlu etti ki beni.

Başkanlığını da tebrik ediyorum.

Yani çok vaktin vardı, oyalanırsın
en azından.

Yani sen benim oyalanmamı bırak da
ben bir şeyler duydum.

Çok üzüldüm.

Anlamadım, ne gibi?

Paraya sıkışmışsın.

Elinde avucunda olan bütün
mücevherleri satıyormuşsun.

(Zehra) Bana gelseydin ya.
Ben sana yardım ederdim.

(Gülme sesi)

Ay Zehracığım, çok alemsin.

Nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri?
(Gülme sesleri)

Babamın sana aldığı yüzüğü satmışsın.

Anlamadım, hangi yüzükten bahsediyorsun?

Enderciğim, evden çıkarken parmağında
olan yüzüğü. Zaten diğerleri...

...babamın kasasında.

Ha, o mu?

Hayatım, onu ben bununla değiştirdim.

(Ender) Ben bir şeyi satıyorsam...

...bil ki daha iyisini almak için
satıyorumdur.

Kalkalım mı? Daha çok işimiz var Caner.

Evet ablacığım.

Hayatım, lütfen içki içme.
Bak böyle çok iyi.

(Ender) Çok iyi gördüm seni.

Kolay gelsin. Aa hanımlar...

...bir şeye ihtiyacınız olursa
beni arayın, olur mu?

(Ender) Yani bir tecrübeye ihtiyacınız
olursa.

Evet, hadi bakalım, kolay gelsin kızlar.

-İyi çalışmalar hanımlar.
-Baybay.

Harikasın.

(Kafe ortam sesi)

(Kafe ortam sesi)

Afiyet olsun.

Sağ ol.

(Kafe ortam sesi)

Halit Bey, gidiyor musunuz?

Gidiyorum.

Bana bir şey için söz vermeni
istiyorum.

Seni herhangi biri rahatsız ederse
bana haber ver, olur mu?

-Tamam.
-Anlaştık mı?

-Anlaştık.
-Hoşça kal.

(Halit) Görüşürüz.

(Kapı açılma sesi)

(Kapı kapanma sesi)

(Telefon arama sesi)

(Telefon arama sesi)

Sende bir hâller var ama.

Yakında anlayacağız Zeynep Hanım.

(Telefon zili sesi)

-Alo?
-(Zerrin ses) Alihancığım.

-Ne haber abla?
-Yanlış bir zamanda aramadım değil mi?

Yoo.

Ee, magazin haberlerine bakıyordum da...

...yakında evlilik var demişler.

Bunu söylemek için mi aradın abla?

Her yerde boy boy fotoğraflarınız var.

Herkes görmüştür, ben sana öyle diyeyim.

Ben de çıkan haberlerimizi
gördün mü diye soracaktım.

-Alihan Bey, ben çıkabilir miyim?
-Ne oldu?

İyi hissetmiyorum da pek.
Hastayım biraz.

İyi, tamam. Çıkabil...

(Zerrin ses) Alo, orada mısın?

-Buradayım abla.
-Ee, anlat.

Anlatacak bir şey yok.

Yani haber doğru değil,
evlenmeye de niyetim yok.

Oldu. Ahretlik bekâr olarak kal
o zaman.

İyi, bakarsın sen de bana o zaman.

Bakmaz mıyım? Bakarım tabii de...

...ben de senin mürüvvetini görseydim.

O konuda söz veremeyeceğim ablacığım.
Hadi işlerim var, kapatmam lazım.

Tamam.

Ama sorarım ben bunun hesabını
o Zafer'e!

O dükkânı onun başına yıkmasını
bilirim ben!

Aman yık, yık, ne olacaksa sanki.

Ya ablacığım sakin takılmak
zorundasın diyorum sana.

Zehra'ya bak sen, bitmedi benimle
uğraşması!

Her fırsatta laf soksun!

Ya sen ne bakıyorsun evde kalmış,
alkolik Zehra'ya be!

Son sözü sen söylemedin mi?
Sen söyledin. Çakma makma.

Parmağında gördü mü nal gibi yüzüğü?
Gördü.

Şimdi gider Halit'e konuşur.

Zor konuşur.

Halit'e bir şey diyemez o korkusundan.

Ama hepsine gününü göstereceğim, hepsine!

Şimdi benim eski gücümü kaybettiğimi
düşündüklerinden takmıyorlar.

Mücevherci gibi.

Herife bak ya.

Yememiş, içmemiş, Zehra'ya yetiştirmiş.

Bana bak, ara bakayım şu kafeyi.

O Yıldız salağını kovmuşlar mı
bir öğren.

O da beni hafife aldıysa,
çok fena olacak, çok!

(Telefon zili sesi)

-İyi akşamlar, Avenue.
-İyi akşamlar.

Ee, ben yarın akşam saat sekize
rezervasyon yaptırmak için aramıştım.

-Tabii. Kaç kişi olacaksınız?
-Dört.

Ama bahçede yer ayırırsanız çok
sevinirim.

-Uzatma.
-Tabii. Rezervasyon kimin adına olacak?

Ee, Gökhan Yıldırım.

Gökhan Bey, tamam, not aldım.
Yarın için rezervasyonunuz hazır.

Çok teşekkürler. Ee, ben kiminle görüştüm
acaba?

Yıldız ben.

Peki, teşekkürler, kolay gelsin.

-Kim açtı telefonu?
-Yıldız.

-Yıldız mı açtı telefonu?
-Evet.

-Orada yani, hâlâ orada?
-Evet.

Anlaşıldı.

-Yürü, gidiyoruz.
-Nereye?

-Kafeye.
-Ne yapacağız kafede?

Benim sözüm dinlenmediğinde
neler oluyor göstereceğiz.

Anladın mı? Yürü!

(Kapı açılma sesi)

Partimizi onurlandırdığın için
çok teşekkür ederim Halitciğim.

(Halit) Ben teşekkür ederim,
güzeldi her şey.

-Ne zamandır görüşmüyorduk.
-(Halit) Ee, epey oldu tabii ya.

-Merhaba.
-Merhabalar.

-Nasılsınız?
-İyiyim. Sizleri sormalı.

Harikayız.

-Görüşürüz.
-Görüşürüz.

-Merhaba. Nasılsın?
-Sağ ol, teşekkürler.

Merhaba, merhaba gençler.

(Parti ortam sesi)

Ah Halitciğim, yalnız kalmışsın.

-Seni arkadaşım Sitare'yle tanıştırayım.
-Merhaba. Nasılsınız? Memnun oldum.

Çok memnun oldum ben de Halit Bey.
Berrin bana sizden sıkça bahsetti.

Öyle mi?

Sitare de iki sene önce boşandı.
Değil mi hayatım? İki sene oldu.

Oldu, olmuştur herhâlde.

Eh, eminim konuşacak çok şeyiniz
vardır.

Ben sizi yalnız bırakayım.

Siz de yeni boşanmışsınız, geçmiş olsun.

Her bitiş yeni bir başlangıçtır.

(Sitare) Kırk yaşına geliyorsunuz.

(Sitare) Bir bakıyorsunuz ki
zaman geçmiş.

(Sitare) Artık kendimle ilgilenme zamanım
geldi.

Hiçbir şey yapmayacağım.
Çalışmayacağım.

Ee, var mı sizin kendinizle ilgili
planlarınız?

Dünyayı gezmek gibi.

Çok özür dilerim, lafınızı kesiyorum
ama...

...benim bir yere daha uğramam
gerekiyor. Çok memnun oldum.

Memnun oldum.

(Müzik - Gerilim)

Ne gereksiz bir şeydi ya!

(Müzik - Gerilim)

(Müzik - Duygusal)

(Lal dış ses) Hayatım, bu asistanını
çok mu aradın sen ya?

(Lal dış ses) Ya daha prezantabl
birilerini alsana etrafına.

(Lal dış ses) Gerçi benim için
çok daha iyi...

...böyle tiplerin yakınında olması ama.

(Müzik - Duygusal)

(Kafe ortam sesi)

(Yıldız) Ender Hanım.

Sen hâlâ burada mısın?

(Ender) Bana bak!

(Ender) Bana müdürü çağırın!

(Araba sesi)
(Telefon zili sesi)

Efendim, önemli olabilir.
Bakabilir miyim telefona?

Bak bak.
(Telefon zili sesi)

-Alo?
-Alo, abi Avenue'den Rıza ben.

-Efendim Rıza?
-Abi, o günkü kadın geldi yine.

Bir olay var burada. Ben de sana
haber vereyim dedim.

Tamam Rıza, sağ ol.

-Efendim, bir sorunumuz var.
-Nedir o?

Ender Hanım.

-Ne olmuş Ender'e?
-Yine kafeye gitmiş.

Ruh hastası bu kadın!

İsterseniz ben gidebilirim efendim.
Çok yakınız.

(Araba sesi)

Ender Hanım, hoş geldiniz.

Siz beni anlamadınız galiba.

Ben bu kızı burada görmeyeceğim dedim
size değil mi?

Efendim--

Ben buranın en hatırlı müşterisi
değil miyim?

Nasıl oluyor da acaba benim lafım
çiğneniyor, hı?

(Ender) Yıllardır benim verdiğim
davetlerle...

...burada ayakta kaldığınızı nasıl
unutabilirsiniz Mahmut Bey?

Efendim bakın, isterseniz şöyle geçin.
Ben size bir şeyler ikram edeyim.

Bu hırsızı buradan gönderin önce,
ondan sonra bir şey ikram edersiniz.

Ender Hanım, ne demek istiyorsunuz siz,
ne hırsızı ya?

Mahmut Bey, lafı fazla uzatmayacağım.

Bu hırsız derhal buradan gidecek!

(Ender) Aksi takdirde olacaklardan
sorumlu değilim!

(Müzik - Gerilim)

Mahmut Bey, Ender Hanım'ı dışarı
çıkarır mısın?

(Müzik - Gerilim)

(Müzik - Gerilim)

(Telefon zili sesi)

Ay bin tane soru soracak şimdi ya!

(Telefon zili sesi)
(Öksürme sesi)

-Buyurun Alihan Bey.
-(Alihan ses) Zeynep.

Ee Alihan Bey, daha önce de aramışsınız
ama ben görmedim.

-Kusura bakmayın.
-(Alihan ses) Kapıyı açsana.

-Efendim?
-(Alihan ses) Kapıyı aç, kapıyı.

(Müzik - Duygusal)

(Kapı açılma sesi)

Büyük geçmiş olsun.

Almayacak mısın beni içeri?

Ha, tabii, buyurun Alihan Bey.

(Kapı kapanma sesi)
Hasta ziyaretine geleyim dedim.

-Ayakkabılar?
-Ay yok yok, çıkarmayın, geçin.

(Müzik - Duygusal)

Neyin var?

-Ee, kendimi pek iyi hissetmiyordum da.
-Hı.

-Bayılacak gibi oldum şirkette.
-Allah Allah! Daha sonra?

Sonra işte dedim ki bir elimi yüzümü
yıkayayım, kendime geleyim dedim ama.

-Baktın yine olmadı tabii.
-Tabii, aynen, olmadı.

Ben de bir hışımla çıkayım dedin.
Öyle mi?

Ha, yok. Orası öyle değil aslında.

Nasıl oldu tam olarak, anlatsana.

Benim gibi bir patronun var,
lafımı bitirmeden çıkıp gidebiliyorsun.

Az çok ben de seni tanıyorum artık ha.

Çok sinirlenmiş olmalısın.

Yok, ben kime sinirleneceğim?

Bana.

Alihan Bey, ben size niye
sinirleneyim ki?

Ne bileyim, belki birini gördün.
Yanlış yorumladın.

-Ben kimseyi görmedim.
-Bir fotoğraf.

(Alihan) Bir haber. Ya da biri.

Alihan Bey, siz ne demeye çalışıyorsunuz
pardon?

Yani biraz açık konuşur musunuz lütfen?

Ben zaten açık konuşuyorum Zeynep.

Kaçak dövüşen biri varsa o da sesin,
ben değilim.

Ya siz buraya niye geldiniz...

...neyi öğrenmeye çalışıyorsunuz,
anlamadım ben.

Önce neden gittiğini söyle.

Alihan Bey, şu anda kaçak dövüşen
ben değilim, sizsiniz.

Ben size söylüyorum işte açık açık,
hastaydım diyorum ya!

Zeynep, söyle, bitsin.

-Ya ben ne söyleyeyim size?
-Beni kıskandın.

Evet, kıskandım!

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Duygusal)

(Müzik - Jenerik)

Bu dizinin detaylı alt yazısı
FOX TV tarafından...

...Sesli Betimleme Derneğine
yaptırılmıştır.

www.sebeder.org

Alt Yazı: Hatice Başpınar - Nuray Ünal -
Feride Tezcan - Gülay Yılmaz

Son Kontrol: Beliz Coşar

Teknik Yapım: Yeni Gökdelen Tercüme

(Müzik - Jenerik)

(Müzik - Jenerik)